|
Sultan Vahdeddin’in yazdığı İslam ilmihali

Her Müslümanın evinde fıkıh, hadis, tefsir, siyer, kelam ve tasavvuf gibi temel İslami ilimlerle ilgili kitapların muhakkak bulunması gerekir. Tabii ki bu konularla alakalı eserlerin sayısı hayli fazladır. Durum böyle olunca yapılacak iş, en sağlam kaynakları tercih etmek olacaktır. Mesela tefsir deyince günümüzde hemen aklımıza mütebahhir âlimlerimizden Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın “Hak Dini Kur’an Dili” isimli eseri geliyor. Hadis kelimesini duyunca Kütüb-ü Sitte’yi, özellikle Buhari ve Müslim’i hatırlıyoruz. “Muvazzah İlm-i Kelam” ise, bu sahada kaleme alınan en önemli kitaplardan biridir. Benim de büyük bir zevkle okuduğum merhum Muhammed Hamidullah’ın “İslam Peygamberi”, en sağlam siyer kaynaklarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Rahmetli tarihçilerimizden Zekâi Konrapa’nın siyer kitabından da, İmam Hatip yıllarında hayli istifade etmiştik.

Hiç şüphe yok ki, İslam’ı nasıl yaşayacağımıza dair bize rehberlik ettiği için fıkıh ve ilmihal de çok büyük bir önem arzediyor. Ulemamızın bu sahada da çok değerli eserler kaleme aldığı zaten erbabınca yakından biliniyor. Son devrin iki önemli “İslam İlmihali”nden biri rahmetli Ömer Nasuhi Bilmen’in, diğeri de son devir Osmanlı âlimlerinden Mehmed Zihni Efendi’nin imzasını taşıyor. Ömer Nasuhi Hoca’nın “Büyük İslam İlmihali” çok bilindiği için – isterseniz – onu şimdilik bir yana bırakıp, merhum Mehmed Zihni Efendi’den ve şaheseri “Nimet-i İslam”dan kısaca bahsedeyim.

Efendim, Hacı Mehmed Zihni Efendi - yukarıda da belirtildiği üzere- son devir Osmanlı âlimlerinin en seçkinlerinden biridir. Merhum, sonraki adı Galatasaray Lisesi olan Mekteb-i Sultani ile Mekteb-i Mülkiye’de hocalık yaptı. Müsteşrikler Kongresi’nde takdir görmesi üzerine, İsveç – Norveç Krallığı tarafından altın madalya ile ödüllendirildi. Arap edebiyatına büyük bir vukûfiyeti olan Zihni Efendi, bu konuyla ilgili çok mühim kitaplar kaleme aldı. Bununla beraber en önemli eserinin “Nimet-i İslam” olduğu kabul edilmektedir. Bir çok baskısı yapılan bu dört başı mâmur ilmihalin, benim kütüphanemde üç nüshası bulunuyor. Bu vesileyle söyleyeyim, aynı kitaptan birkaç nüsha almanın ne mânâya geldiğini fehmetmek için kişinin “mecânin-i kütüp”ten, hatta “muhibbân-ı kütüp”ten olması gerekiyor.

Bendeki üç nüshayı bir iki cümleyle tanıtayım. 1957’de basılan nüshayı merhum Hacı Muzaffer Ozak yayına hazırlamış. Efendi Hazretleri, eserin girişindeki kısa “önsöz”de şöyle diyor:

“Bu kitabı büyük İslam ve Türk âlimi Hacı Zihni Efendi merhumun değerli mahdumları olan ve bundan bir müddet evvel Hakk’ın rahmetine kavuşan kıymetli devlet adamlarımızdan Ali Rânâ Tarhan’ın ruhuna ithaf ediyoruz.

Kendileri ölümünden bir müddet evvel peder-i âlilerinin kıymetli eseri Nimet-i İslam’ın Türk harfleriyle neşrine müsaade etmişler ve merhum Hacı Mehmed Zihni Efendi Hazretleri’nin hal tercümesini bizzat kaleme almak suretiyle bizleri minnettar kılmışlardı.”

Kütüphanemdeki diğer nüsha, “Büyük İslam İlmihali – Nimet-i İslam” adıyla “İslam Mecmuası Yayınları” arasında çıkmış. 1986’da neşredilen bu nüshanın başında müellifin hayatı ve eserleriyle ilgili uzunca bir “takdim” yazısı da esere değer katıyor. Afyon Müftüsü Celal Yıldırım’ın günümüzün Türkçe’siyle hazırladığı, ayrıca İstanbul Müftüsü A. Fikri Yavuz ile Ahmed Davutoğlu Hoca’nın tetkik ettiği öteki nüsha da “Sönmez Neşriyat” tarafından yayımlanmış.

Garip değil mi, bu kıymetli eserin ortaya çıkmasında Sultan Vahdeddin’in de payı olduğuna, hatta eseri son padişahın bizzat kendisinin yazdığına dair söylentileri ben de duymuş, fakat pek inanamamıştım. Bu günlerde okuduğum Hacı Zihni Efendi’yle ilgili bir eserde bu konuya da yer verildiğini görünce benim de inanasım geldi. Prof. Dr. Ahmed Turan Arslan hocamız şöyle diyor:

“30 Mart 1998’de Emin Saraç hocamdan şu rivayeti dinledim: Hocam merhum Abdülhakim Arvasi’nin kız kardeşinin oğlu olan ve hocamın İstanbul-Fatih Okumuş Adam Sokağı’ndaki komşularından merhum Tevfik Demiroğlu’ndan (7 Temmuz 1984), Tevfik Bey de Hacı Mehmed Zihni’nin oğlu merhum Ali Rânâ Tarhan Bey’den duymuş: Kitabın aslını – tahminen ikinci ve üçüncü kısmını – Sultan Vahdeddin padişah olmadan önce hazırlamış; daha sonra kitap üzerinde Zihni Efendi ile birlikte çalışmışlar. Ancak saltanat ailesinin bir ferdi olmak hasebiyle Sultan Vahdeddin, kendi isminin kitaba yazılmasını uygun görmemiş, böylece kitap yalnızca Mehmed Zihni Efendi’nin imzasıyla neşredilmiştir.”

Bu konuya Sultan Vahdeddin’in başyâveri Ali Fuad Türkgeldi, “Görüp İşittiklerim” isimli hatıratında yer verdiği gibi, İbnülemin de tasdik edip eserine alıyor. İnsan yaşadıkça ve tabii ki okudukça neler neler öğreniyor. Allah ikisine de rahmet etsin.

#Sultan Vahdeddin
#Ali Fuad Türkgeldi
#Padişah
3 yıl önce
Sultan Vahdeddin’in yazdığı İslam ilmihali
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler