TURGUT ÖZAL’IN TÜRKİYE’YE KAZANDIRDIĞI FİNANSMAN MODELİ: “Yap İşlet Devret”le Türkiye’nin çehresi değişti

A -
A +
Dr. Hayrettin Tüleykan      
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi
İİBF Maliye Bölümü Öğretim Üyesi
hayrettin.tuleykan@gop.edu.tr
 
 
Merhum Turgut Özal döneminde insanımız dış dünyayı tanıdı, farklı ülkelerle iktisadi irtibatlar kurdu. Bugün gerçekleştirilen iktisadi başarıların önemli bir kısmının altında onun başlatmış olduğu ekonomik değişim ve reformlar yatmaktadır. “Yap İşlet Devret” modeli de onlardan biridir...
 
1990-2019 yılları arasında dünya genelinde gerçekleştirilen kamu özel iş birliği işlem adedi 5 bin 238 ve yaklaşık yatırım tutarı 1,8 katrilyon dolar gibi muazzam bir rakama tekabül etmektedir.
 
Türkiye’de son 33 yılda toplam 142,2 milyar dolarlık proje “Yap İşlet Devret”le meydana geldi.
 
 
II. Dünya Harbi’nde Almanya her yönüyle tam bir harabeye döndü, şehirler enkaz yığını hâline geldi. 1949 yılında ise Almanya Ekonomi Bakanlığı’na Ludwing Erhard getirildi. 1963 yılında Kondrad Adenauer’in istifası üzerine Erhard, Şansölye seçildi ve 1966 yılına kadar görevini yürüttü. Erhard, bu 17 yıllık kesintisiz siyasi istikrar döneminde, yaptığı ekonomik reformlar ve takip ettiği politikalarla Almanya’nın bugünkü seviyeye gelmesinin temelini attı. Bu dönemde Almanya’da harika ekonomik başarılar gerçekleştirdi.
 
ÖZAL, ERHARD’A BENZETİLDİ
 
Turgut Özal da, iktidara geldiğinde o günün Batı medyasında, Alman ekonomisini zirveye taşıyan Ludwing Erhard’a benzetildi. Gerçekten de Özal’ın 1979 yılında ekonominin başına geçmesiyle çok zor günler geçiren ve her anlamda kötüye giden Türk ekonomisi bir anda istikamet değiştirdi. Bu değişimde ekonomide bir milat olan ve onun öncülüğünde hazırlanan 24 Ocak 1980 iktisadi kararları yatmaktadır. Bu kararlar ile artık Türk ekonomisinde ithal ikameci politikalar terk edilerek serbest piyasa ekonomisine dayalı ihracat öncelikli büyüme modeline geçildi.
 
BİR ZİHNİYET DEĞİŞİMİ
 
Turgut Özal, 1983 yılında iktidara geldiğinde Türkiye’de devrim niteliğinde siyasi, sosyal ve iktisadi reformlar gerçekleştirdi. İnanç, düşünce ve teşebbüs hürriyetini getiren icraatları ile bir zihniyet değişimini tetikledi. Artık ekonomide transformasyon, iç ve dış finansal serbestleşme, özelleştirme ve kamu finansmanında kamu özel ortaklıları ön plana çıkmaya başladı. İnsanımız dış dünyayı tanıdı, dünyanın birçok noktası ile iktisadi bağlantılar kurdu. Bugün gerçekleştirilen iktisadi başarıların önemli bir kısmının altında onun başlatmış olduğu ekonomik değişim ve reformlar yatmaktadır. Hâlihazırda ekonomide onun yaptığı icraatın meyveleri alınmaya devam etmektedir.
Bu yazımızda Türk ekonomisinde büyük bir çığır açan ve Turgut Özal’la birlikte iktisadi hayatımıza giren kamu özel iş birliği ve “Yap İşlet Devret” modelinden bahsedeceğiz. Bu model iktisadi hayatımıza girdikten sonra “Yap Kirala Devret”, “İşletme Hakkının Devri” ve “Yap İşlet” şeklinde kamu özel iş birliği modelleri de uygulanmaya başlanmıştır.
 
KAMU ÖZEL İŞ BİRLİĞİ
 
20. asrın son çeyreğinden itibaren altyapı hizmetlerinde devletin rolünü azaltan ve kamu hizmetlerinin sunumunda özel sektör payını artıran kamu özel iş birliği arayışlarına gidildi. Bunlardan ilki ve en yaygın kullanımı olan “Yap İşlet Devret” modelidir.
Dünya Bankası verilerine göre 1990-2019 yılları arasında dünya genelinde gerçekleştirilen kamu özel iş birliği işlem adedi 5 bin 238 ve yaklaşık yatırım tutarı 1,8 katrilyon dolar gibi muazzam bir rakama tekabül etmektedir. Bunun büyük çoğunluğu da sadece yüzde yüz özel sektör yatırımı şeklinde gerçekleşmektedir.
 
“YAP İŞLET DEVRET” NEDİR?
 
“Yap İşlet Devret” kaynak kullanımında aktiflik ve verimliliğe yönelik kamu-özel sektör iş birliğine dayalı bir finansman modelidir. Kısa bir tarifle ileri teknoloji ve büyük sermaye gerektiren yüksek yararlı kamu projelerinin, önceden belirlenmiş idari sözleşme çerçevesinde yerli veya yabancı özel sektör firması ya da firma konsorsiyumu tarafından gerçekleştirilmesidir. Yani kamu yararı yüksek, bayındırlık ve altyapı projelerinin özel sektör tarafından gerçekleştirilmesi ve bunun karşılığında bu projelerin işletiminin belirli bir müddet zarfınca bu firmalar tarafından üstlenilmesi, süre tamamlandığında işletmenin bedelsiz olarak işler bir vaziyette kamuya devredilmesidir. Model; köprü, yol, tünel, liman yapımından tabiat parkı, toptancı hali yapımına kadar birçok farklı alanda uygulanabilmektedir.
Burada kamu tarafından gerçekleştirilmesi hâlinde büyük bütçe (vergi gelirleri) gerektiren ve yapılması -herkes tarafından sorgulanan kamunun verimsiz çalışması yüzünden- uzun zaman alacak kamu yararı yüksek projelerin devlete yüksek maliyete sebep olmaksızın ve hızlı bir şekilde yapılması söz konusudur. Yine bu modelle kaynakların aktif ve verimli kullanılması, özel sektör tecrübesinden kamu hizmetleri sunumunda yararlanılması ve projenin yapımında en verimli teknolojilerin kullanılması hedefleri gözetilmektedir.
 
PROJELER KISA ZAMANDA TAMAMLANDI
 
Ekonomi de “kamu mu özel sektör mü” problemini geride bırakan ve geleneksel kamu finansman anlayışını değiştiren bu model, birçok kamu yatırım projelerinin yapılabilirliğini ortaya çıkarmıştır. Bu finansman anlayışıyla birlikte artık projeler daha kısa sürede ve vatandaşların vergi gelirlerine başvurulmaksızın gerçekleştirilmiştir. Bu sayede çok hızlı refah artışları yaşanmış, ileri teknoloji kazanımda ve ülke yatırım stokunda ciddi artışlar görülmüştür. Bu finansman tekniği ile Türkiye, Avrupa Birliği (AB) Kriterlerini yakalama hususunda önemli bir ivme kazanmıştır.
“Yap Kirala Devret” modelinde yukarıda belirttiğimiz gibi özel sektör tesisi yapmakta, sözleşmede belirlenen süre zarfınca işletmekte ve sonunda tesisi kamuya devretmektedir. Buna mukabil idareler her yıl şirkete kira ödemesi yapmaktadır. “İşletme Hakkı Devri” modelinde devletin mevcut bir tesisinin işletme hakkı belirli bir müddetliğine özel sektöre devredilmektedir. Tesis sadece belli bir süreliğine devredilmekte, mülkiyet kamuda kalmaktadır. “Yap-İşlet” modeli ülkemizde elektrik enerjisi üretiminde de kullanılmıştır. Bu modelde, özel sektöre termik santral kurma hakkı ve işletme izni verilmekte, üretilen elektriği devlet satın almaktadır. Sözleşme bitiminde ise tesis özel sektörde kalmaktadır.
Türkiye’de liberal iktisadi sistemin yerleşmesinde ve kurumsallaşmasında unutulmaz hizmetleri olan Turgut Özal’ın liderliğinde kazandırılan model hakkında ilk kanuni düzenleme 1984 yılında yapıldı. Bu düzenleme ile enerji üretimine yönelik tesislerin yapılmasının ve belirli bir süreliğine (bugün itibarıyla 49 yılı geçemez) işletim hakkının özel sektöre verilmesinin yolu açılmış oldu. Türk ekonomisinde kamu yatırım finansmanı açısından bir milat olan bu düzenlemeden sonra büyük sermaye gerektiren yüzlerce mega yatırım projesi, bu modelle gerçekleştirildi. Gerçekten iktisadi sahada bir dehaya sahip olan Özal’ın açtığı bu çığır kendinden sonra her gelen iktidarlar tarafından uygulanarak günümüze kadar geldi.
Özal sonrası birçok sarsıntı ve kriz yaşayan Türk ekonomisi, 2001 yılında tarihinin en büyük krizini yaşadı. Kriz sonrası dönemde meydana gelen siyasi istikrar döneminde ise Türkiye yeniden büyüme fırsatını yakaladı. 2000 sonrası yapılan yol, köprü, tünel, demir yolu ve havalimanı yatırımları hep bu “Yap İşlet Devret” modeli ile gerçekleştirildi. Bunların içinde kamuoyu tarafından en çok bilinenlerini saymak istersek ilk akla gelenler şunlardır:
1- Marmaray, (5,5 milyar $)
2- Avrasya Tüneli, (1,2 milyar $)
3- Yavuz Sultan Selim köprüsü, (3,5 milyar $)
4- Osman Gazi köprüsü, (10,3 milyar $)
5- 1915 Çanakkale Köprüsü, (10,3 Milyar $)
6- Kuzey Marmara Otoyolu, (250 km), (2,7 milyar $)
7- İstanbul-Gebze-Orhan Gazi-İzmir Otoyolu, (421 km) (7,4 milyar $)
8- İstanbul Havalimanı, (28,5 milyar $)
Kanal İstanbul Projesi de Temmuz 2018 tarihinde “Yap İşlet Devret” modeli çerçevesine alınmıştır. Şehir hastaneleri ise “Yap Kirala Devret” ile yapılmaktadır.
Sadece bu projelerin yapım maliyetleri yaklaşık 70 milyar doları bulmaktadır. “Yap İşlet Devret” finansman tekniği sayesinde bu miktar kamu giderlerinden tasarruf edilerek projeler özel sektör aracılığı ile hızlı bir şekilde gerçekleştirilmiş olmaktadır. Burada hem devlet tasarruf etmekte, hem de vatandaş refah seviyesini ciddi anlamda yükselten bu tür hizmetlere bir an önce kavuşmaktadır. Aynı zamanda özel sektör firmaları da kaynaklarını ülke yararına verimli sahalarda kullanarak kâr elde etmektedir. Bu finansman modeli ülkeye yabancı sermaye girişini artırırken yerli firmaların tecrübe ve teknoloji transferi elde etmelerini sağlamaktadır.
 
MARMARAY’IN ÖNEMİ
 
Marmaray ve Avrasya tünelinin sosyal ve ekonomik getirilerine baktığımızda yıllık 45 milyon yolcuyu 1 saat yerine 4 dakikada taşıyan Marmaray’ın 10 yıllık projeksiyonda zaman, enerji tasarrufu ve kazalarda azalma yönünden sağladığı faydanın yaklaşık ekonomik değeri: 4 milyar TL olarak hesaplanmıştır. Buna ilave araç amortisman giderinde tasarruf, bilet getirileri gibi mali faydaları ve yıllık 115 bin ton karbon gazı salınımındaki azalma, daha az stresli ve sağlıklı yolculuk, zamanında erişim gibi çeşitli diğer faktörler de hesaba katıldığında ne derece önemli sosyal ekonomik getirisinin olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Avrasya Tüneli’nden geçenler kadar geçmeyenler de yararlanmış olmaktadır. Çünkü tünelin hizmete açılmasıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde trafikte gözle görülür bir rahatlama yaşanmaktadır. Avrasya Tüneli’nin, birinci yılında zaman, yakıt, emisyon ve kaza maliyetleri açısından sürücülere ve ekonomiye toplam 1,2 milyar lira tasarruf sağladığı hesaplanmıştır.
2019 yılı itibarıyla kamu özel iş birliği şeklinde sözleşme değeri yaklaşık 142,2 milyar dolarlık 243 proje yürütülmektedir. 102 proje ile ulaştırma sektörü birinci sırada yer almaktadır. 92 proje ile enerji sektörü ikinci sıradadır. Projelerin modellere göre dağılımında 109’ar proje ile “Yap İşlet Devret” ve “Yap Kirala Devret” en çok model olarak karşımıza çıkmaktadır.
 
SON YILLARDA PROJELER ARTTI
 
Kalkınma Bakanlığı verilerine göre 1986-2001 döneminde 12,3 milyar dolarlık 67 proje “Yap İşlet Devret” modeli ile gerçekleştirilirken 2003-2019 döneminde 129,8 milyar dolarlık 176 proje gerçekleştirildi. 33 yılda toplam 142,2 milyar dolarlık proje kamu-özel sektör iş birliği ile yapıldı.
Gerçekten 2000 sonrası dönemde Türk ekonomisi büyük atılımlar gerçekleştirdi. Ülkenin her tarafı bölünmüş yollarla örüldü, hava limanları yapıldı, büyük bayındırlık ve altyapı yatırımları hayata geçirildi. Refah seviyesi arttı, kişi başına gelir 3.200 dolardan 10.000 dolar seviyelerine yükseldi. Bunda devletin kasasına doğrudan başvurulmayarak gerçekleştirilen bu mega kamu projelerinin payı çok yüksektir. Yap İşlet Devret modeli bu projelerin gerçekleşmesinde siyasi istikrar ortamının sağlanmasından sonra ikinci ana belirleyici unsur olmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.