Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bazılarının Çiftlik Bank vurguncusu “Tosuncuk” Mehmet Aydın’a, bazılarının ise Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’a benzettiği karpuz içindeki bebek ile tatlıcı heykeli kaldırıldı.

        Ancak Diyarbakır Valiliği tarafından yapılan açıklamaya göre heykellerin tamamen iptali söz konusu değil.

        Yenilenerek geri konulacaklarmış yerlerine...

        Peki neden iptal değil de ısrar ediliyor bu ucubeler için…

        Çünkü; “Kentin simgeleri” diye her karışı buram buram tarih kokan birçok medeniyete ev sahipliği yapmış kadim şehrimiz Diyarbakır’ın en işlek kavşağına dikilen hasır bilezik, karpuzun içerisinde yer alan ve neye benzediği belli olmayan çocuk, halay çeken folklor ekibi ve kadayıf tepsisini gösteren o 4 ucube heykelin parası ödenmiş bile!

        Neyse ki iddia edildiği gibi eski parayla 4 trilyondan fazla tutan meblağın tamamının heykellere ödenmediğini Belediye'nin açıklaması ile öğrendik! (170 bin metrekarelik alanda; drenaj hatları, su depoları, çimlendirme, ağaçlandırma, çalı ekimi gibi işlerin tamamını içeren ihalenin tutarı olduğunu söylüyor Belediye.)

        Bir yurttaş, bir gazeteci olarak amacın sanat eseri yaratmak falan değil, keseleri doldurmak olduğu besbelli olan bu ucubelerle ilgili en çok merak ettiğim şey; Bizzat Vali Münir Karaoğlu tarafından çeşitli metaforlarla savunulmaya çalışılan bu heykellerin kimlerin imzası, kararıyla ve kimlere sipariş edildiğidir…

        Dün cevabını almak için bayağı bir mesai harcadım ama pek muvaffak olmadım.

        Bu arada yeri geldi bir önemli noktaya da temas etmek istiyorum.

        Sanılabilir ki belediyeler bütçesinden milyonlarca lira harcanarak yapılan bu ucubelik sadece Diyarbakır’da…

        REKLAM

        Ama öyle değil.

        Bu ucubelik maalesef memleketin dört bir yanında var değerli okurlarım.

        Birçok belediye sözüm ona “kentin simgesi” diye bu iğrenç heykellere dünya kadar para harcadı ve harcamaya da devam ediyor.

        Ülkenin başkenti Ankara’daki; “mor goril, keçi, dinozor” heykelleri bir yana…

        Başka şehirlerimizde de benzer binlerce saçmalık var.

        Mesela Bursa ve civarı…

        Bırakın daha öncesini filan Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş yıllarına ev sahipliği yapmış ve yüzlerce eserin bulunduğu o coğrafyadaki ucubeler Diyarbakır’dakilerini mumla aratır nitelikte.

        Örneğin Gemlik…

        Yolu düşenler mutlaka görmüştür; kentin girişindeki kocaman çatalın ucundaki zeytin tanesi sembolünü…

        Ya da İnegöl…

        Bursa’nın en eski, en büyük ilçesi diye bilinir.

        Bizzat gittim ve gördüm oradaki eski tarihi.

        Peki, 5.000 yıllık bir geçmişe sahip olan ve üzerinde Hititler’in, Bitinyalılar’ın, Lidyalılar’ın, Persler’in hüküm sürdüğü ve Osmanlı’dan onlarca eserin olduğu o toprakların simgesi diye meydanına ne dikilmiş biliyor musunuz?

        “Et köfte!”

        Evet. Yanlış duymadınız…

        İnegöl denilince akla gelen tek şey sanki, “İnegöl Köftesi” imiş gibi iğrenç bir heykel sergileniyor o onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış güzelim topraklarda.

        Diyeceğim şu ki değerli okurlarım…

        Kentlerin meydanlarına, önemli caddelerine, kavşaklarına filan; “kentin sembolü, simgesi” denilerek dikilen bu ucube heykeller furyası maalesef birçok belediyede esiyor.

        İşte bu furyaya topyekûn “dur” demek lazım.

        Gelecek nesillere hiçbir şey aktarma amacı olmayan tarihten, sanattan, estetikten yoksun ve gören her vatandaşa; “Bu ne yahu!” dedirtip, hüsrandan başka bir duygu yaşatmayan belediyeler arasındaki bu modaya bir son verilmesini sağlamak lazım.

        Halkın tercihi ile kentlere hizmet için gelen belediye başkanlarına, sorumluluklarında olan belediye bütçelerini çar çur ederek, kentin önemli noktalarına kavun, karpuz, kayısı, soğan, patates, pide, yoğurt, kebap heykelleri dikerek kentlerin gerçek dokusuna tecavüz etme hakları olmadığını bir biçimde anlatmak lazım.

        Haksız mıyım?

        Höre, İsrael!

        Höre, İsrael!
        0:00 / 0:00

        İsrail’in Filistin halkına reva gördüğü zalimlik vicdanı olan her insanı derinden sarsıyor.

        Ve bu vicdanlı insanların tamamı bu zalimliğin durdurulabilmesi adına neler yapılabilir her daim kafa yoruyor.

        Bunlardan biri de çok sevdiğim ve değer verdiğim bir ağabeyim…

        Geçen gün kaleme aldığım yazıdan sonra yazımın mesajına uygun olan bir yazının linkini yollamıştı…

        Nazilerin Viyanalılara yaşattığı acı dolu yılları bizzat yaşamış, bu acıları şiirleriyle en iyi yansıtmış ve hissettirmiş Viyanalı şairlerden biri olan Erich Fried’ı anlatan; “Irkçıların baş belası bir şair!” Resmiye Aslan imzalı yazıyı aynen paylaşıyorum sizlerle…

        http://gazeteoneri.at/viyanali-bir-sair-erich-fried/

        Yaşadığı çağın sıkıntılarını fazlasıyla çekmiş bir şair olarak, hayatını ırkçılıkla mücadele etmekle geçirmiş olan Viyanalı şairin gerçekten çok etkileyici olağanüstü bir öyküsü var…

        Bütün ailesi Nazi faşizmi ile yok edilmiş Fried’ın İsrail-Filistin savaşına karşı yazdığı; “Höre, İsrael!” (Dinle İsrail!) şiiri de demokratlığın ne anlama geldiğini, demokrat olmanın kıstaslarını ve bir demokratın hayata bakışının nasıl olması gerektiğini çok güzel bir biçimde anlatıyor.

        REKLAM

        Fried’ın, ”Dinle İsrail!” diyerek Filistin halklarına zulmeden İsrail’e adeta rest çeken, başkaldıran o şiirini de aynen paylaşmak istiyorum…

        Tek kelimeyle müthiş…

        Höre, İsrael!

        Peşimize düştüklerinde o zamanlar sizden biriydim

        Siz başkalarının peşine düştüğünüzde nasıl sizden olayım ben?

        Özleminizdi, sizi katleden öteki halklar gibi olmak

        Oldunuz şimdi onlar gibi

        Daha fazla yaşadınız size vahşeti yaşatanlardan İçinizde mi yaşar şimdi vahşeti onların?

        "Çarıklarınızı çıkarın" diye emrettiniz dövülenlere

        Çarıkları kumdan olanları günah keçisi gibi çöllere, ölümün büyük camisine sürdünüz

        Ancak üstlenmediler yüklemek istediğiniz günahları

        Bombalarınız ve tanklarınızın izinden daha kalıcıdır kumdaki çıplak ayak izleri!

        İsrail'i kim durdurur?

        İsrail'i kim durdurur?
        0:00 / 0:00

        Filistin'de katliamlara devam eden İsrail bu kez de hava saldırısı ile birçok medya kuruluşunun da olduğu Gazze'de bulunan 13 katlı binayı vurdu.

        Dünyanın en büyük haber ajanslarından Associated Press, Al Jazeera’nin ofislerinin de bulunduğu binada aynı zamanda doktor muayenehaneleri ile avukatlık bürolarının da olduğu söyleniyor.

        AP’nin Başkanı Gary Pruitt’in açıklamalarına göre İsrail saldırıdan önce binayı boşaltmaları yönünde uyarmış kendilerini.

        Pruitt’in; “Bu oldukça rahatsız edici bir gelişme. Korkunç bir can kaybından son anda kurtulduk. Çok sayıda AP muhabiri ve serbest haberci binanın içindeydi ve şükür ki onları sağ salim tahliye edebildik. Bugün yaşanan olaydan dolayı dünya, Gazze'de neler olduğu hakkında daha az şey bilecek!” notu çok ama çok önemli bir not.

        Bundan şunu anlıyoruz ki, gözünü önceden hiç olmadığı kadar karartmış durumda İsrail.

        Kesin ve net bir şekilde Filistin’i haritadan tamamen silmeye and içmiş.

        Gerçekten endişe verici bu gidişat.

        Dünyada hemen hemen herkesin birbirine sorduğu soru artık; “İsrail’i kim, nasıl durduracak?”

        Önceki gece Habertürk TV’de Hülya Hökenek’in programında da uzun uzun bu sorunun yanıtını aradık.

        Tüm konukların ortak fikri başta ABD olmak üzere İsrail’le ilişki içerisinde olan devletlerin ciddi bir tavır ortaya koyması ile ancak İsrail’in saldırganlığını durdurmasının mümkün olacağı yönündeydi.

        Elbette ki benim de gönlümden geçen aynı şey ama böyle ortak bir tavrın gelebileceğine dair pek umudum yok.

        Çünkü böyle bir tavrın oluşabileceğine inanmıyorum.

        Bırakın Amerika’yı filan…

        Azerbaycan gibi işgal edildiği topraklarına sahip çıktığı için yıllarca savaş vermiş ve bunu yaparken de binlerce insanını kaybetmiş bir ülke bile İsrail’in zalimliği karşısında susmayı tercih ederken nasıl olacak bu tavır?

        Diğer Yazılar