Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Hafta sonu Kudüs'te Filistinliler ve İsrail güvenlik güçleri arasında bir kez daha şiddetli sokak çatışmaları meydana geldi.

        Filistinlilerin Şeyh Cerrah mahallesinin zorunlu tahliyesine karşı protestoları şiddetlendi. İsrail yine Gazze’yi hedef aldı. Dün gece İsrail Güvenlik Kabinesi abluka altındaki Gazze Şeridi'ne geniş çaplı hava saldırısı düzenlenmesini kabul etti. Çatışmaların bayram öncesi daha da şiddetlenmesi bekleniyor.

        Şehrin kuzeydoğusundaki Şeyh Cerrah bölgesinde Filistinli aileler ile Nahalat Şimon adlı bir şirket arasında yıllardır bir hukuk mücadelesi sürüyordu. Çünkü şirket son yıllarda Yahudi aileleri yerleştirmek amacıyla Müslüman Arapların yaşadığı Doğu Kudüs'te gayrimenkuller satın aldı. Oysa ki Filistinliler ve uluslararası toplumun çoğunluğu, Doğu Kudüs'ü gelecekteki bir Filistin devletinin başkenti olarak görüyor. Bu durum iki devletli çözümü tamamen ortadan kaldırıyor.

        Şeyh Cerrah’taki söz konusu mülklerin, bir zamanlar 1948 yılındaki savaş sırasında evlerinden kaçan Yahudilere ait olduğu iddiası var. Nahalat Şimon bu mülklerin Filistinlilerden para karşılığı satın alındığını kabul ediyor.

        İsrail yasalarında “Yahudi İsrailliler kendilerinin veya atalarının kaçmak zorunda kaldıkları dönem içinde geride bıraktıkları mülkler üzerinde hak iddia edebilir” şeklinde ibare bulunmakta.

        Bu yasal düzenleme ile neredeyse tüm Filistin topraklarına el koyabilirler…

        Bu düzenleme Suriye ve Lübnan’a dahi uzayabilir. Ama İsrail mahkemelerinde Filistinlileri koruyan bir yasal düzenleme yok. Nahalat Şimon şirketi bu yasal temele dayanarak Şeyh Cerrah’taki birkaç evin boşaltılmasını talep ediyor. Mahalle sakinleri de doğal olarak buna karşı çıkıyor.

        Filistinliler, yıllardır zorla tahliye planlarını protesto etmekte. Ancak hala Arap ve İslam dünyasından gelen tepkiler, 'zayıf siyasi açıklamalardan’ öteye gitmiyor.

        Şeyh Cerrah’ta yaklaşık 200 aile olası tahliyelerden etkilenecek, bazı davalar için çok yakında karar çıkması bekleniyor. Öte yandan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği cuma günü İsrail'i "tüm tahliyeleri derhal durdurmaya" çağırdı.

        ABD Başkanı Biden’ın da Filistin meselesi ile ilgili ilk büyük sınavı bu durum olacak. Bakalım nasıl bir hamle yapacak…

        Kudüs’te görüştüğüm siyasi kaynaklar, gerilimin tırmanmaması daha doğrusu uluslararası tepkiyi en aza indirmek için İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu ve Savunma Bakanı Benny Gantz’in, bayram öncesi İsrail Yüksek Mahkemesi’nin Şeyh Cerrah hakkında beklenen kararını erteletmeye çalıştıklarını belirtiyorlar. Ancak ilgili mahkeme başkanı bu konuda oldukça radikal.

        Doğu Kudüs, Filistinlilerin gelecek ve bağımsız bir devlet kurma arzusunu dile getirdikleri bölgelerden biri. Nüfusun yarısından fazlasının Filistinli olduğu bölge 1967'den beri İsrail tarafından işgal edildi. İsrail, Batı Şeria ve Gazze'nin kontrolünü de ele geçirdi, çevreledi.

        İsrail, uluslararası kabul görmese de tüm Kudüs'ü yani doğu kısmı da dahil olmak üzere, İsrail'in başkenti olarak görüyor. Batı Şeria gibi Doğu Kudüs de Birleşmiş Milletler tarafından işgal edilmiş bir bölge olarak tanınıyor. Aynı durum İsrail'in 2005 yılında bölgeden kuvvetlerini çekmesine rağmen Gazze için de geçerli.

        Bu bağlamda El Aksa Camii'nde huzursuzluk çıkarılması da oldukça anlamlı elbette.

        Kudüs Hıristiyanlar, Yahudiler ve de Müslümanlar için büyük önem taşıyan kutsal bir kent. El Aksa bölgesi olan Tapınak Dağı, Kaya Tapınağı ve Ağlama Duvarı dünyadaki en tartışmalı dini bölgelerden de biri aynı zamanda.

        Tüm bu kutsal mekanlar sadece 500 metrekarelik bir alanda yer alıyor. Düşünsenize, bütün kıyamet bu alanı kontrol edebilmek için kopuyor…

        Bu kavganın bir diğer muhatabı aslında Hıristiyan dünyası ama ne yazık ki onlardan da İsrail devletinin bu barbar tutumuna karşı tutarlı bir ses yok maalesef.

        Kudüs yalnız, kimse sahip çıkmıyor.

        İki devletli çözümden her geçen gün uzaklaşıyoruz. İsrail son 8 yılda Filistinli siyasi tarafları da birbirine kavgalı hale getirdi. Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın seçimleri ertelemesi halkı öfkelendirmiş durumda. Filistin siyasetinin bu bölünmüşlüğü İsrail’in saldırganlığına daha da cesaret veriyor.

        Sorunun çözümü noktasında Türkiye, Rusya ve AB ülkelerini iki devletli çözüme ikna ederek yeni bir projeksiyon ortaya koymalıdır. Bu ortak vizyon İsrail’i çözüme zorlayabilir. Kudüs’ü yalnız bırakmamak gerekir.

        Diğer Yazılar