İşte bayramın son günü… Bayramı yaşamanın da bir bayram yazısı kaleme alabilmenin de imkânsız olduğu bir bayramın…

Bizim burada Peker’in izlenme rekorları kıran videolarıyla ortalığa saçılan irin ve bunca iddia karşısında pişkin bir sessizlik, soruşturma falan demeden üste çıkma çabası; dünyada ise Filistinlilerin trajedisi. Sadece seyredilen bir trajedi!

Emperyalizmin hüküm sürdüğü bir dünyada hayat hiçbir zaman bayram olmayacak, bu kesin. İnsanlar el ele tutuşmadan ve birlik olmadan ne yenilmesi mümkün kötülüğün ne de sonsuza uzanmak!

İsrail günlerdir Filistinli çocukları öldürdüğü saldırılarını “İsrailli çocukları roketlerden korumak için” diye anlatıyor dünyaya!

Trump’ı kötülüğün, kendisinin de iyiliğin temsilcisi olarak anlatarak iktidara gelen Biden’ın İsrail saldırıları karşısındaki tavrı ise Trump’tan farklı değil: “Şu ana kadar gördüğüm şeylerden biri, kayda değer bir aşırı tepki olmamasıdır”mış!

İsrail yıllardır, teröre, öldürmeye ve Filistinlileri nesiller boyu yaşadıkları yerlerinden etmeye dayalı bir stratejiyle “büyüyor”, “Büyük İsrail”e doğru ilerliyor. Bu süreçte ABD’nin yaptığı yalnızca izlemek değil, İsrail’in Filistinlileri öldürme ve yerinden etme politikasıyla topraklarını genişletme stratejisinin doğrudan destekçisi olmak.

İsrail kendisine “vaat edilmiş” toprakları Filistinlilerden “kurtarma” ve “bin yıllık sürgünden evine dönen” Yahudi yerleşimcileri onların yerlerine yerleştirme stratejisini, zaman zaman şiddeti zaman zaman görece yumuşak politikaları öne çıkararak, ama hedeften hiç sapmadan uyguluyor.

Batı’nın “seküler hukuku ve ahlakı” da, Filistinli ailelerin nesiller boyu yaşadıkları evlerden atılmalarını, hiçbir hak talep edemeden yurtlarından, zeytin bahçelerinden kovulmalarını hiç dert etmiyor.

Bir an için kendinizi şimdi bombalar altında yaşamaya çalışanların yerine koyun diyeceğim ama bu çok mümkün değil. Ne zaman bir mermiye hedef olacağını, ne zaman tepesine bir bombanın düşeceğini bilemeden, zamanını bilemese de mutlaka düşeceğini bilerek sokakta yürümenin, bir yere ulaşmak için değil bir bomba değmesin endişesiyle araç kullanmanın nasıl bir duygu olduğunu, benzer deneyimleriniz olmadıysa bilemezsiniz. Bilmediğiniz için ne kadar şanslı olduğunuzu da!

Ne yazık ki, bilemediğimiz o korkunç hayatı, başta ABD’nin, sonra da onun bölgedeki işbirlikçisi Arap yönetimlerinin desteğiyle Filistin halkına yaşatıyorlar.

ABD, İsrail’i ve onun “hayranlık verici” askeri gücünü tahkim ederek, bölgede kendisi için en sağlam üssü tutuyor. Beyaz Saray’da kim oturursa otursun Ortadoğu’da tiranların iktidarı desteklenerek ABD hegemonyası devam ettiriliyor.

Nereden bakarsanız bakın Güney Afrika’nın “apartheid” rejiminden de kötü bir rejim - ki bunu da bir Yahudi, Noam Chomsky söylüyor - örnek bir demokrasi olarak pazarlanıyor dünyaya. Filistinliler ise roketlerle İsrailli çocukları katleden teröristler!

“İsrail’in işgal edilmiş topraklarda yaptığı ‘apartheid’dan çok daha kötü. Eğer Güney Afrika-tarzı bir apartheid (ırk ayrımı rejimi) kastediyorsanız, bu İsrail’e bir ödüldür. … Güney Afrikalı milliyetçiler siyah nüfusa ihtiyaç duyuyorlardı. Siyahlar onların işgücüydü… İsrail’in İşgal Edilmiş Topraklardaki Filistinlilerle ilişkisi tümüyle farklı. Filistinlileri hiç istemiyorlar. Onlar çekip gitsin veya en azında hapiste olsun istiyorlar.”

Bütün bunlar değişecekse bir gün, ancak şarkının nakaratında söylenenleri becerebildiğimizde olacak. Bütün dünya iyiliğe inandığında, insanlar bunun için el ele tutuştuğunda, birlik olduğunda ve uzandığında sonsuza, hayat ancak o zaman bayram olacak!