Önce şu mevzuyu bir çözelim

“Bizim bademlerden bir cacık olmaz”, DEME.

Haberin Devamı

Sen hiç Datça bademi yedin mi...
“Bizim domatesler ne ki, sen İtalya’dakini gör”, DEME.
Sen Karacasöğüt Köyü’nün domatesini tattın mı?
Biz kendi ülkemizin hazinelerini görmüyoruz...
Söz konusu ‘biz’ olunca kötü!
Başka ülkede tadılan lezzetler olunca ‘aaaa müthiş!’
Hayır efendim...
İşin aslı hiç öyle değil!
Mesela Kastamonu’nun siyez bulguru.
Köyönü’nün bezelyesi.
Ya da Sarıcakaya’nın kuşkonmazı.
Daha çoğaltabiliriz bu örnekleri...
Bu ‘coğrafi işaretli’ ürünlerin detaylarını ve Bodrum’da hangi mekanların yerli üretime verdiği desteği önümüzdeki günlerde yazacağım.
Şimdi konuyu buradan alıp, Bodrum’un yeni bir mekanına getiriyorum...

Danış Restoran farkı

Gündoğan’da Mare Deluxe Residence’ın plajında konumlanmış Danış...
Geçen sene ‘Serafina Mare’nin olduğu yerde.
İşletmeci Danış Ulaç mekanı devralıp kendi adını verdiği bir restoran ve plaja dönüştürmüş.
Gündüz dünya mutfağı ve plaj menüsü var.
Ama ona bile özenmişler.
Herkes gibi olmayalım deyip ‘imza yemekler’ koymuşlar menüye. İyi olana çekinmeden ‘iyi’ diyeceksin. Akşam olunca da bambaşka bir konsepte geçiyorlar.
‘Ocakbaşı’ oluyorlar...
İskelenin üzerindeki masalarda Türk lezzetleri sunuluyor.
Adana, ciğer, çöp şiş, alinazik...
Mesela Adana kebabı kaburgaya sarılı geliyor.
Kaburganın yağının Adana’nın içine işlemesini istemişler.
Ve başarmışlar.
Çatalı vurunca zaten et kemikten ayrılıyor. Çiğ köftesi rakiplerine göre 1 puan önde.
Lahmacuna gelince.
Biliyorsunuz Bodrum’un olmazsa olmazı lahmacun...
Üstelik 30 liraya.
Bir mekanda önemli olan nedir?
◊ Müşteri kalitesi?
◊ Yiyeceklerin lezzeti?
◊ Temizlik?
◊ Yaz aylarındaysak deniz havası?
◊ Ya da manzarası?
Benim gözümde Danış hepsini başarmış.
Yani eğer ‘tatilde kebap mı yenir’cilerden, ‘aamaaaan Türk mutfağı mı yahu’ diyenlerden değilseniz (ki olmayın) Gündoğan’daki bu yeni mekan tam sizlik.
Keşke İstanbul’a da gelse...

Haberin Devamı

Önce şu mevzuyu bir çözelim

Banu Alkan bu duruma sessiz kalmaz

Haberin Devamı

Bir tarafta Banu Alkan bir tarafta Serenay Sarıkaya...
İki ismi karşılaştırmak benim fikrim değildi.
Cenk Eren soktu aklıma.
Tatilinden fotoğraflar paylaşan Serenay Sarıkaya’ya Cenk Eren tepki gösterdi.
Cenk Eren, Serenay’ın son paylaştığı fotoğrafları alıp sosyal medyasına koydu, “Çok güzel bir kadınsın, neden 90’lı yılların Banu Alkan’ı gibi pozlar veriyorsun” dedi.

Önce şu mevzuyu bir çözelim

Kimse de çıkıp ‘sana ne’ demedi...
Ayrıca, bence hiç 90’lar pozu falan değil Serenay’ınkiler.
Aksine çok başarılı kareler.
Hem Banu Alkan pozları ne alaka?
Burada küçümsenen Banu Alkan mı yoksa Serenay Sarıkaya mı? Gerçekten anlamadım.

Önce şu mevzuyu bir çözelim

Demek neymiş...
◊ İçimizden her geçirdiğimizi sosyal medyaya yazmayacakmışız!
◊ Bazı isimlerin popülaritesinden faydalanmak için onlara sosyal medyadan sataşmayacakmışız!
◊ Takvim yapraklarında 20-30 sene geri gidip o dönemin şartlarına göre karşılaştırmalar yapmayacakmışız!
◊ Çıkıp şarkımızı söyleyecek, işimizi yapacakmışız!
◊ Pandemi şartlarına yenilmeyecek aklımız başımız yerinde, sakince atlatacakmışız bu süreci...

Haberin Devamı

Mustafa’ya haksızlık etmeyelim

Mustafa Sandal’ın milli takım için hazırladığı marşı Tarkan’ın ‘Bir Oluruz Yolunda’ şarkısıyla kıyaslıyoruz ama sanki ufak bir detayı gözden kaçırıyoruz.
Tarkan 2002’de Dünya Kupası’na katılan milli takım için o marşı hazırlarken önünde uzun bir zaman vardı.
Turnuvaya 2 ay kala şarkıyı piyasaya sundu. Sandal ise turnuvaya 2 aydan kısa bir süre kala marşı hazırlamaya başladı.
Telaşımızdan marş işini unuttuk çünkü...
Sandal’ın ‘Bizim Çocuklar’ adını verdiği marşı alıp, Yılmaz Morgül’ün milli takıma uyarladığı ‘marşımsı’ şeyle kıyaslamak da haksızlık.

Yazarın Tüm Yazıları