|
Hem bu kadar korkup hem efelenmek…

Dünya çapında saçmalama yarışması yapılsa, Yunanistan her seferinde açık ara birinci gelir.

Şampiyonluğu hiç kimseye bırakmaz.

Türk düşmanlığında sınır tanımıyorlar.

Sebep, Türkiye korkusu.

En zayıf olduğumuz, borç içinde yüzdüğümüz, kendimizi idare etmekte zorlandığımız dönemlerde bile geçmedi o korku.

*

Hâlbuki o zamanlar, kimseye zerre kadar bile zarar verecek hâlimiz yoktu.

Altı ayda bir hükümet değişir, bakanlıklar üzerinden pazarlık yapılır, yetmiş sent için avuç açılırdı.

Hepi topu bir milyar dolar kredi için, kırk dereden su getirmek gerekiyordu.

Ne yerli İHA’mız vardı, ne SİHA’mız.

Savunma sanayiinde dışa bağımlıydık.

Akdeniz’de petrol ve gaz aramak aklımızın ucundan bile geçmezdi.

Kotalar, ambargolar karşısında sesimizi çıkaramaz, ne derlerse yerine getirirdik.

Yunanistan o kadar zayıf olduğumuz dönemde bile bize karşı aynı tavır içindeydi.

*

Bugün durum değişti. Artık çelimsiz, etkisiz değiliz. Bileğimiz çok daha güçlü.

Ama Yunanistan’ın saçmalamasına hak tanımaz bu durum.

Adalar üzerinden kıta sahanlığı iddiasında bulunarak, meşru olmayan talepler ileri sürmek…

Türkiye’yi kıyı şeridine hapsetmeye çalışmak…

Hukuk dışı davranmak…

Masaya çağırınca kaçmak, hiçbir sorunu çözmez.

Korku, düşmanlık ve saçmalama üçgeninden çıkmak gerektiğini günün birinde idrak edebilirlerse, kendileri için de çok daha iyi olur.

*

Özellikle Meis adası üzerinden hukuk dışı hareketler, kendilerine zarar verecek, görmüyorlar.

Bağırsan duyulacak mesafedeki adalar için “burnumuzun dibinde” ifadesini kullanıyoruz ki durumu tam özetleyen bir tanım.

O adada iki kişi tavla oynasa, pulların zarların şakırtısı bizim kıyılardan duyulur. O kadar yakın.

Uluslararası hukuka ve yapılan anlaşmalara aykırı olarak adaları silahlandırmaktan vazgeçmediler.

“Filmin ilk sahnelerinde duvarda bir tüfek görünürse, ileriki kısımlarda o tüfek patlayacaktır” der sinemacılar.

Adalara silah ve cephane yığılırsa ne olur, onu kime sormalı?

*

Batı Trakya’daki Türklerin okullarını kapatarak nereye varmak istiyorlar?

Okul sayısı yarıya indi. Tabii daha önce, Türk okullarındaki müfredatı ve öğretmenleri değiştirdiler.

Türk öğretmenlere izin vermeyip Yunan öğretmenleri doldurdular.

*

Seçilmiş müftüleri hapse mahkûm edip, kendi istedikleri kişileri atadılar.

AİHM Yunanistan’ı haksız buldu ve seçilmiş müftüye on bin dolar ödenmesine hükmetti.

Parayı ödemekle çözüm gelmez ki…

Bütün bunlar asimilasyondan başka bir şey değil.

Batı Trakya’daki Türkleri ezerek yok etmek için geçmiş yıllarda görülen baskı AB’ye girdiklerinde kalkacak sanılırken, daha beter yöntemlerle devam ettiğini görüyoruz.

*

Türkiye ile yaşanan sorunların arttığı dönemlerde Batı Trakya’daki Türklere baskıyı artırmak, insan haklarına aykırı uygulamalara başvurmak, çok zavallıca bir tutum.

Savaştan söz etmekse aptallığın en ileri seviyesi.

Önce kâğıt üzerinde hesap yapmak, tabloya mantık çerçevesinde sağlıklı bir şekilde bakmak yeter.

Ekonomik kriz devam ederken, silah göstermek, savaştan bahsetmek kimseye yarar getirmez.

Elindeki üç kuruşu silaha yatıracağına, vatandaşının ihtiyaçlarını karşılasa akıllıca davranmış olur.

*

‘Öteki’ bildiklerine hiç tahammül yok. Denizde göçmen botlarını delerek batırdıklarını gördük.

Yakaladıklarını döverek soyduklarına şahit olduk.

Saat, cüzdan, telefon ve cebindeki paraya el koyduklarını ne el koyması düpedüz çaldıklarını, kıyafetlerini bile çıkartıp bu tarafa gönderdiklerini…

Göçmen kamplarında barınmaya çalışanların insanlık dışı şartlarda yaşadıklarını…

Elde silahlarla asker-sivil devriye gezdiklerini, geçmeyi başaranlara ateş ettiklerini de gördük.

Daha ne göreceğiz?

#Akdeniz
#SİHA
#Savunma
4 yıl önce
Hem bu kadar korkup hem efelenmek…
Bin Salman’ın bu hafta yediği üç gol ve gördüğü kırmızı kart
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…