• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Sandıkçıoğlu
Ali Sandıkçıoğlu
..
TÜM YAZILARI

Çay müstahsillerinin çilesi

06 Haziran 2020
A


Ali Sandıkçıoğlu İletişim: [email protected]

Değerli kardeşlerim, sıla-ı rahim için geldiğim memleketim Rize’den bu yazıyı yazıyorum. Artvin, Rize, Trabzon ve Giresun’daki vatandaşlarımızın büyük bir bölümünün geçimleri çay ziraatına bağlıdır. Dünyanın belli başlı çok az sayıda ülkesinde çay üretimi yapılabilmektedir. Bu üretilen çaylar içerisinde en güzeli, en kalitelisi Rize ve çevre il ve ilçelerde yetişen çaylardır. Sebebi ise bir süre çay bitkilerinin kar altında kalmasıdır. Çok az sayıda çay yetişen ülkelerdeki çay bitkilerinin üzerinde kar kalır. Gel gör ki, her sene mayıs ayı geldiğinde çay müstahsillerini bir sıkıntı basar. Çay satışı ile alakalı bitmez, tükenmez sıkıntılar üst üste gelir. Çay üreticileri için çayı yetiştirmek bir yana; dağlardan, bayırlardan, derin ırmak kenarlarından çayı toplamanın zorluğu; tek kişinin zor yürüdüğü patika yollardan sırtlarda çayı taşımak şöyle dursun, çayı satabilmek üretici için gerçekten başlı başına büyük bir sıkıntıdır. Daha doğrusu çile yumağıdır.

Yıllardan beri ülkemizde çay ziraatı yapılmaktadır. Ancak çayın esas ve köklü bir sistemi yoktur. Her gelen genel müdür kendi kafasına göre, her çay fabrika müdürü kendi bilgi ve becerisine ve her çay eksperi de kendi görüşüne göre çay alımı yaparlar. Hele bir kısım çay eksperleri var ki kral mı kral. Dediği dedik, astığı astık, kestiği kestik… Bıyığını kıvırır bu çayı beğenmedim seç de gel der. Karnı burnunda hamile kadın, yaşlı analar, şehit bacısı saatlerce çayını yere örtünün üzerine döker. Seçer… Seçer… Korku ile çay eksperine yaklaşır: “Ağabey, çayımı seçtim. Bakar mısın?”. Eksper bakar iyilik yanı tutmuş olursa kadının çayını alır. Kan ter içinde kalan kadın çayımı sattım sevinci ile evine gider. Yarın yine aynı macera başlayacaktır (Değerli müdürlerimizi, kul hakkını hesap edebilen bütün eksperler ve çay evlerinde çalışanları bir kere daha tenzih ederim.).

Her çay satma zamanı geldiğinde çay müstahsilleri kaderleri ile baş başa bırakılır. Gelmiş geçmiş iktidarlar Çaykur’u bir arka bahçe gibi kullandılar. Taraftarını, işçiye ihtiyaç var veya yok demeden oy hesabı için fabrikalara doldurdular. Öyle iktidarlar geldi ki, çay ziraatı için köklü tedbirler düşünmek veya almak yerine çayı müstahsilden alıp denize, ırmaklara döktüler. Bazı vicdansızlar bu çayların bir kısmını oralardan toplayıp, gelip devlete yeniden sattılar. Haksız ve haram gelirler elde ettiler. Ben kendisini tanımam. Dinlediğim kadarı ile müstahsiller arasında “Bugünkü Çaykur Genel Müdürünün kendisinden memnun musunuz?” diye bir anket yapılsa, kahır ekseriyetle müstahsillerin kendisinden memnun olmadıkları ortaya çıkacaktır.

Çay ziraatı yapılan dört vilayetimizin milletvekilleri var. Üst düzey bürokratları var. Birçoklarının anaları, babaları, yakın akrabaları şu anda çay toplamak ve satmakla meşgul. Ancak bu insanlarımızın çay müstahsillerinin dertleri ile neden gerektiği gibi ilgilenmediklerini de akıl almıyor. Bu sene, yıllardan beri çaya en düşük tavan fiyatı verildiğini hemşerilerimiz anlayışla karşıladılar. Bugün bir kilo çay, hayvanlara verilen bir kilo ottan daha ucuzdur. Otun yetişmesinde hiçbir yan gider yok. Sadece çaya verilen gübre geçen seneden bu seneye kadar yüzde kaç arttı? Korona var. Ülkemiz sıkıntılı günlerden geçiyor. Libya’da, Suriye’de, birçok yabancı ülkede Mehmetçik bizler için uğraşıyor. Tamam. Amenna. Gerekirse malımız da canımız da devletimize feda olsun… Hiç olmazsa müstahsilin elindeki çayı, müstahsile eziyet etmeden, çay satmayı çileye dönüştürmeden alın. Çay müstahsilini özel sektör mensuplarının insaflarına terk etmeyin.

Şu an yasak sebebi ile yüz yüze kimseyle görüşemedim. Geldiğimi duyan dostlar telefonlarla hoş geldin deyip, akabinde sıkıntılarını ifade etmeye ve benden: “Ali Hoca, Akit Gazetesi’nde yazılar yazıyorsun. Bir de çay için yaz. Belki sesimizi duyan olur” diye ricada bulundular. Eskilerimizin ifadesi ile “ayağımın tozu ile” Rize’den bu yazıyı yazıyorum. Değerli kardeşlerim beni mazur görsünler. Gerçekten gariplik daha doğrusu tezatlık vardır. Mesela bir çiftçi, bir dönüm arazisinden daha çok buğday alsa, ona madalya verilir. Takdir edilir. Bir dönümlük araziden çok verimli buğday aldı diye… Veya bir hayvan besleyicisi affedersiniz bir inekten daha çok süt alırsa ona da merasimlerle madalyalar verilir. Üretimi artırdı diye… Çay müstahsilleri ise üvey evlat. Bir nevi ceza verilir gibi. “Sen günde bir dönüm çayından sadece 15 kilo çay satabilirsin” deniliyor. Yani kota konuluyor. Dünyanın neresinde müstahsile böyle ceza verilen bir sistem vardır? Sayın Çaykur Müdürü televizyonlarda arzı endam ederek: “Çaylar küçük onun için on beş kilo şartı koyduk” diyor... İster inan istersen de inanma. Sayın müdür efendi böyle diyor... Tabii en iyisini belki de çayı rüyasında görmeyen müdür efendi bilir(!).

Sayın Müdüre şahsi bir garezimiz yoktur. Ve böyle bir şey de olamaz. Ancak Sayın Müdürümüz acaba şu yöndeki sorularımıza nasıl bir açıklama getirirler? Rize ve çevresindeki çay fabrikaları kısmen çay olmadığı zamanda yatmaktadırlar. Oralarda çalışan işçi kardeşlerimize, amirlere, idarecilere biraz daha gayret edelim, daha çok imalat yapalım, vatandaşımız mağdur olmasın denilemez mi? Veya Sayın Genel Müdürüm akşam istirahat için başınızı yastığa koyduğunuzda: “Ben bugün vatandaşıma nasıl yardımcı oldum? Acaba birçok şehit anasından, dul ve yetimden dua mı aldım beddua mı aldım?” diye düşünüyor musunuz? Devletimizin altınıza tahsis ettiği araba ile günde kaç fabrika ve kaç çay alım yeri dolaşıyorsunuz? Kaç yaşlı ana ile kaç yeni gelin ile kaç şehit çocuğu yetimle muhatap oluyorsunuz?

Şu an için çayda yapılan uygulama aslında müstahsili ezmektir. Müstahsili cezalandırmaktır. Çaykur çayı almayınca çayı dalında bekletemezsin. Buğday, arpa, fındık, ceviz gibi değil. Çay hemen dalında yanar. Ondan sonra da onu ne Çaykur alır ne de özel sektör… Zavallı müstahsil çayım dalında yanmasın diye çayını topluyor. Çaykur ben ancak on beş kilo alırım, gerisi için sen başının çaresine bak diyor. Müstahsil istemeye istemeye özel sektöre yöneliyor. Tabii Çaykur çay almadığı için özel sektöre de gün doğuyor. Fiyatı kendisi belirliyor. Devletin verdiği fiyatın çok çok altında müstahsilin elinde kalan çayını alıyor. Bir sene boyunca çaya umut bağlayan müstahsilin ümitleri böylece törpüleniyor. Özel sektörün kasasına daha çok kâr olarak giriyor.

Acizane ben buradan öncelikle aynı yörenin evladı ve çay mevzuunu bizlerden çok daha iyi bilen Sayın Cumhurbaşkanımıza, bölgenin Sayın Milletvekillerine, Sayın Çaykur Genel Müdürüne seslenmek istiyorum. Artvin, Rize, Trabzon ve Giresun’un hemen hemen her ilçesinde ülkemizin dağlarından ve ülke dışından şehit cenazeleri gelmiştir. O mübarek şehitlerimizin, gazilerimizin geride kalan anaları, bacıları, eşleri ve çocukları vardır. Geliniz ülkemizin bir nevi çimentosu durumunda olan Karadeniz insanını çay evleri kapılarında çileler çektirmeyiniz. Dolaylı yollardan dul ve yetimleri, garip gurebayı özel sektörün doymak bilmeyen, para ihtirası ile tutuşan insanlarının insaflarına bırakmayınız (İyi niyetle, ticari kurallara uyarak çalışan özel sektör mensupların tenzih ederim.). Umarız en kısa zamanda bu çay hususundaki dönüm başına on beş kilo sınırlamasına son verilir. Müstahsile sıkıntılar yaşatılmadan, özel sektörün insafına terk edilmeden çayları alınır. Sayın ilgililerimizin acilen konu üzerine eğilmelerini istirham eyleriz. Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Mehmet Kara

olayin devlet tarafini yazdiniz birde mustahsil tarafini inceleyin. devlet 10 donumden 6 ton cay alacagini taahut ediyor mustahsil ne yapiyor cayini bir gunde toplamaya calisiyor . cay birden toplanmasin bakin ozel sektor 3.5 tl cay almaya baslar bir inceleyin ?

Hakan Varlı

1- işçi yok da,hadi buldunuz diyelim..sabah 5te kalkıp kahvaltısını hazırla, saat 6 gibi çaylığa götür, öğle yemeğini hazırla,götür..saat 5 te paydos, çay bezlerini bağla, binbir zorlukla yola taşı, arabaya yükle,alım yerine git..saat olmuş 6.5-7...eeee..çaykur alımyeri saat 4 te kapanmış...saat 10 a aç, 4 te kapa...benim çaykura çay verebimem için saat 2de paydos vermem lazım..çay fiyatı/yemiye oranı yapınca çaykura çay vermememiz gerekiyor.. 2-Açıklanmasını istediğim en önemli konu; en büyük
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23