Allahü teâlâ her şeye kadirdir

A -
A +
Allahü teâlânın fiillerinin ne kadar muhkem ve muntazam olduğu, gayet aşikârdır.
 
Ebû Abdullâh Muhammed Tilmsânî hazretleri Mâlikî fıkıh âlimidir. Cezayir’de Tilmsân'da doğdu. İbn-i Meryem adıyla meşhur oldu. Memleketinde, zamanın büyük âlimlerinden fıkıh ilmi tahsil etti ve talebe yetiştirdi. 1014 (m. 1605)’te Tilmsân'da ve­fat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Allahü teâlânın fiillerinin ne kadar muhkem ve muntazam olduğu, gayet aşikârdır, açıktır. Muhkem ve muntazam işler ise, o işleri yapanın ilminin yüksekliğine delalet eder. Şöyle ki, bir kimse çok güzel bir yazı görse, bundan onu yazanın hat sanatındaki maharet ve ilminin yüksekliğini anlar. Nitekim, Bekara sûresinin yüzaltmışdördüncü âyetinde meâlen: (Muhakkak ki, [yıldızlarla süslü] göklerin ve [dağlar, denizler ve nebatat vb. ile süslü] arzın yaratılışında, gece ve gündüzün birbirini takibinde, [insanları ve] insanlara faydalı olan şeyleri denizde götürüp giden gemilerde; yeryüzü kuruduktan sonra, Allahü teâlânın gökten yağmur indirerek nebatatı diriltmesinde, o arz üzerinde, her türlü hayvanatı yaymasında, rüzgârları her taraftan estirmesinde, sema ile arz arasında bulutların, Allahü teâlânın emir ve hükmü ile gitmesinde, akıl, fikir ve nazar sahibi olanlar için, Allahü teâlânın kudret ve azametine deliller ve ibretler vardır) buyurulmuştur. Fussilet sûresinin elliüçüncü âyetinde meâlen: (Biz onlara [Mekke halkına], gerek âfâkta [göklerde ve yerde], gerek kendi nefislerinde [yaratılışlarının latifliğinde ve benzersizliğinde, kudretimize delalet eden] âyetlerimizi [güneş, ay, yıldızlar, ağaçlar, rüzgâr, yağmur, insanın ana rahminde, uzvlarının teşekkülü vb.] göstereceğiz. Nihâyet Onun [Kur'an-ı kerimin ve Resûlullahın] söylediği şeyin hak olduğu, kendilerine zahir olacaktır) buyurulmuştur. Bu âyet-i kerimelerde bildirilen, âfâktaki âyetlerden, yani yeryüzünde Allahü teâlânın kudretini gösteren alametlerden murâd, gökler, yıldızlar, gece, gündüz, güneşin şuaları, karanlık, gölge, anâsır-ı erbe'a [su, ateş, toprak ve hava] gibi, Allahü teâlânın kudretine delâlet eden şeylerdir. Enfüsteki yâni insanın kendindeki âyetlerden [alametlerden] murâd, ana rahminde çocuğun azalarının teşekkülü gibi şeylerdir. Bu âyet-i kerimelerde, âfâkî ve enfûsî delillerin bildirilmesinin hikmeti, kulların, zıddı ve misli olmaktan münezzeh, her şeyi bilen, hikmet sahibi ve her şeye kâdir olan Allahü teâlânın varlığını bilmeleri, [Ona îman ve ibâdet etmeleri] içindir.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.