Amerika; Afrika kökenli Amerikalı papaz ve “Amerikan Yurttaş Hakları Hareketi” lideri Martin Luther King’in doğduğu yıl olan 1929’la aynı noktada mı olmalıydı?

Amerika’daki siyahları 1965 yılında çıkan Oy Hakkı Kanunu da eşit ve özgür vatandaş yapmaya yetmedi...

2009 yılında yönetime gelen ülkenin “ilk siyahi başkanıBarack Obama’nın 8 yıllık iktidarında da, nefret suçu olan “ayrımcılık” yok olmadı.

★★★

Obama’nın, 25 Mayıs’ta siyahi Amerikalı George Floyd’un bir polis tarafından öldürülmesi üzerine yükselen toplumsal muhalefin 4’üncü gününde yaptığı, “2020’nin Amerika’sında ayrımcılık normal olmamalı, olamaz” sözleri suyuna tirit bir açıklama olarak nitelendi.

Clinton Vakfı Başkanı ve eski ABD Başkanlarından Bill Clinton’ın destekçilerine gönderdiği ıslak imzalı mektubu, King’in “Bir Hayalim Var” konuşmasına atıf yapıyor.

Clinton’ın mektubundan bir özet:

- Bir kişinin tüm yaşam yolunun cildinin rengi ile ölçülebilmesi kabul edilemez.

- 57 yıl önce Dr. King, “dört küçük çocuğunun derilerinin rengine göre değil, karakterlerinin içeriğine göre değerlendirileceği” bir günü hayal etti. Bugün bu rüya daha da ulaşılamayacak gibi görünüyor.

- Renkli insanlara daha az insan olduklarını hissettiren davranışlarda bulunmaya devam edersek asla bu hayale ulaşamayacağız.

- Birbirimizi; yaşamı, özgürlüğü, saygıyı, haysiyeti ve masumiyet karinesini eşit derecede hak ediyor olarak görmeliyiz.

- Kendimize ve birbirimize zor sorular sormamız ve cevapları dikkatle dinlememiz gerekir. İşte başlayacağım yer:

1- George Floyd beyaz olsaydı, kelepçelenip yerde yatsaydı, bugün hayatta olacak mıydı?

2- Bu neden olmaya devam ediyor?

Her topluluğun ihtiyaç duyduğu ve hak ettiği emniyet güçlerine sahip olmasını sağlamak için ne yapabiliriz?

3- Ne yapabilirim?

- Önce güç sahibi insanlar bu soruları cevaplayın. Kimin “biz” olduğunu genişletin ve kimin “onlar” olduğunu küçültün, suçu kabul edin ve daha fazla sorumluluk alın.

- George Floyd, ailesi ve karakterlerinin içeriğinden ziyade tenlerinin rengi ile değerlendirilen diğer tüm Amerikalı aileler için yapabileceğimiz en az şey budur. Ülkenin geleceği buna bağlı.

★★★

King’in yolundan giden Amerika’daki Protestan Lüteriyen Kilisesi, Floyd’u anarken yakın zamanda öldürülen bazı siyahi Amerikalıların isimlerini de sıralıyor: Ahmaud Arbery, Breonna Taylor, Dreasjon (Sean) Reed...

Geçen şubat ayında öldürülen Amerikalı siyahi Arbery’den sonra yıldız basketbolcu LeBron James Instagram’da “Kelimenin gerçek anlamıyla, evlerimizin konfor alanından dışarı adım attığımız her gün/her an avlanıyoruz” diye yazmıştı.

Amerika’dan Avrupa’ya da yayılan protesto eylemleri gösteriyor ki; yalnızca siyahları değil, seri katil olmayı kabul etmeyen beyazları da içine alan “vicdan ve adalet hareketi” ırkçı-ayrılıkçı yönetimlere dersini veriyor.

★★★

İbrahim Betil, Clinton’ın mektubuna ayrımcılığın ana vatanı “Sahra Altı Afrika”dan ses veriyor.

Nüfusunun yüzde 95’ine yakını Müslüman olan Gambiya’da ve Senegal’de son 7 yılda ürettiği yaklaşık 2 milyon dolarlık temiz suya erişim ve tarım alanı projeleri üreten “Sen de Gel Derneği” Başkanı  İbrahim Betil, “Beyaz adam Afrika’ya doğal kaynakları sömürmek için geliyor” diyor.

Betil, Floyd olayının küresel etkilerine vurgu yapıyor:

“Ortaya çıkan tepkiler, ülke iç savaş görüntüsü veriyor. Trump’ın tavır almayıp Beyaz Saray’da sığınağına girmesi, ırkçılığı teşvik ediyor.”

★★★

Türkiye için de artan yoksulluk ve işsizliğe dikkat çeken Betil, koronavirüs salgını ile birlikte bu durumun kısa zamanda da düzelmeyeceğini vurguluyor:

“Tarımla ilgili stratejik yaklaşımların olmaması, ithalata bağımlılığı artıracak. Tarımdan yeni vergiler alacaklar.”

Koraman Çelik, Yücel Boru, İpragaz şirketlerinde danışmanlık görevlerini de sürdüren Betil, “Kamu bankaları konut kredilerini ciddi şekilde destekliyor. İnsanların temel sıkıntıları ev almak değil, iş bulabilmek” diye de ekliyor.

Clinton’ın ifadesiyle “bizi” çoğaltıp, “onları” küçültmek...

Ve hayallerimizden vazgeçmemek!