Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Kedilerimin verdiği dersler ve... “Kediname!..”

Resimlerim işin "Ders" yanını anlatıyor.. Karantina günlerinde insanlara ders aynen böyle verilir, işte..
Bir ilk açıldıkları gün, AVM'lerin halini getirin gözlerinizin önüne.. Hangi sosyal mesafe?. Alt alta, üst üste, kucak kucağa insanları hatırlayın kasa önlerinde..
Bir de kedilerin, dört (Masanın üstündekine de dikkat) kedinin aralarında mesafe bırakarak yiyecek beklemelerine bakın.


Bahçemde yaşayan dört kedim, Fatoş'un mamalarını getirip kaplarına konmasını bekliyorlar. Caner bu resmi.. "Hıncal Bey, bakın sosyal mesafeyi nasıl koruyorlar" diyerek..

İşte "Ders 1!.."
Peki ya, kirpiden korkmayan, çekinmeyen, tersine mama kabına, kendi tabağına, kendisi için konan kedi mamasını bir vahşi hayvan türü ile sessiz sedasız paylaşan yavru kedi..


Bu da, bir ay önce doğan 10 yavrudan biri Yırtık Bebek ve taşındığım günden beri, bizimle yaşayan Kirpi Tahsin.. İki ayrı tür, biri vahşi doğadan, öteki evcil.. Ama bakın, yiyeceklerini nasıl paylaşıyorlar?.

O da "Ders 2!.."
Kedilerin verdiği "İnsanlık Dersi"ne hele bu karantina günlerinde ne kadar muhtaçmışız meğer!.

*

Masamın üzerinde bana yollanan bir kitap var, üç haftadır, çevirip çevirip okuyorum.
Mehmet Nuri Yardım yazmış.. Meslektaşımız. Gazeteciliğin her türünü yapmış. Muhabirlikten Genel Yönetmenliğe kadar.. Şair.. Yazar.. Yığınla kitabı var.. Bana ulaşan son kitabı..
"Kediname!."
Aynen öyle.. Kedileri yazmış, her yönleriyle.. Niye yazdığını önsözünde kendi anlatıyor.
"Her eve bir kedi" kampanyası açmış.. Bu kampanyaya destek olsun diye de bu 220 sayfalık kitabı yazmış işte..
"Her eve bir kedi"nin iki yararı var. Birisi, her taraf sokak kedileriyle dolu.
Bu kedilerin bir evi olsun istiyor.
İki.. Bu masrafları çok düşük, temiz hayvanlar, evin çocuklarına sevgi ve paylaşmayı öğretiyor. Birlikte yaşamayı öğretiyor, eve de huzur veriyor..
Ben bildim bileli evde hep kedimiz oldu. Hele ağbimle ben, kedilerle büyüdük desem yeridir..
Kış gecelerinde Yumak adlı kedimizi kapmak için, ne numaralar yapardık ağbimle, birbirimize..
O zaman, hele babamın tayinleriyle Anadolu'da bir kasabadan ötekine taşındığımız günlerde, kalorifer nerde?
Odun sobası sadece oturma odasında yanar. Yatak odamız buz.. O yatağa titreyerek gir de uyu bakalım, dişlerin takırdarken..
Yumak, canlı sıcak su torbasıydı işte.. Onu kaptım mı, sımsıkı sarılır yatar, hemen de ısınırdım. Tabii kapabilirsem.. Ağbim daha önce kucaklayıp yatmadıysa..
"Tarih Boyunca Kedi" diye başlamış, Yardım, kitabına.. "İslam'da Kedi" diye parantez de açarak. "İçinde neler neler var" demem gereksiz.. Neler yok ki?.
Hüseyin Rahmi'den Tarık Buğra'ya, Aziz Nesin'den bizim Haşo'ya, Haşmet Babaoğlu'na, kedi üzerine yazılar.. Şiirler..
Şiirler ya.. Ne şairler, ne dizeler yazmışlar..
Nazım yazmış yahu.. Nazım Hikmet.. Necip Fazıl, Özdemir Asaf, Orhan Veli. Oktay Rifat.. Behçet Necatigil, yazmış:.
Seçtim bazılarını da aldım köşeme..
Bu kitaptan zaman zaman alıntılar yapacağım. Çünkü ben de "Her eve bir kedi" kampanyasına dahilim!.

***

Masalların Masalı

Su başında durmuşuz, çınarla ben.
Suda suretimiz çıkıyor, çınarla benim.
Suyun şavkı vuruyor bize, çınarla bana.

Su başında durmuşuz, çınarla ben, bir de kedi.
Suda suretimiz çıkıyor, çınarla benim, bir de kedinin.
Suyun şavkı vuruyor bize, çınarla bana, bir de kediye.

Su başında durmuşuz, çınar, ben, kedi, bir de güneş.
Suda suretimiz çıkıyor, çınarın, benim, kedinin, bir de güneşin.
Suyun şavkı vuruyor bize, çınara, bana, kediye, bir de güneşe.

Su başında durmuşuz, çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
Suda suretimiz çıkıyor, çınarın, benim, kedinin, güneşin, bir de ömrümüzün.
Suyun şavkı vuruyor bize, çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.

Su başında durmuşuz.
Önce kedi gidecek, kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim, kaybolacak suda suretim.
Sonra çınar gidecek, kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek güneş kalacak; sonra o da gidecek...

Su başında durmuşuz.
Su serin,
Çınar ulu,
Ben şiir yazıyorum.
Kedi uyukluyor
Güneş sıcak.
Çok şükür yaşıyoruz.
Suyun şavkı vuruyor bize
Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze...

Nazım Hikmet

***

Mum Alevi İle Oynayan Kedinin Öyküsü

1
Bir mum yanıyordu bir evin bir odasında.
o evde bir de kedi vardı
geceler indiğinde kendi havasında
mum yanar, kedi de oynardı.

mumun yandığı gecelerden birinde
kedi oyunlarına daldı.
oyun arayan gözlerinde
mumun alevi yandı,
baktı,
mumun titrek alevinde
oyuna çağıran bir hava vardı.

oyunlarını büyüten kedi büyüdü
kendi türünde çocukçasına,
döndü dolaştı, yavaş yavaş yürüdü
geldi mumun yanına, oyuncakçasına.
bir baktı, bir daha, bir daha baktı
mumun alevinin dalgalanmasına
uzandı bir el attı.
bıyıklarını yaktırmadan anlamayacaktı..
ilk kez gördüğü mumun yakmasına
inanmayacaktı.

kedi oyunlarında büyüyordu,
mum, üşüyordu yanmalarında.
zaman ikili yürüyordu
aralarında.
bir ayrışım görünüyordu
birinin yanmalarında
öbürünün oynamalarında.

kedi oyunlarında büyüyordu,
yitirerek gitgide oyunlarını.
mum küçülüyordu yanmalarında,
yitirerek gitgide yakmalarını.

oynarken büyüyen kedi yanacak,
aydınlatırken küçülen mum yakacaktı.
küçülen yaka-yaka aydınlatacak,
büyüyen yana yana anlayacaktı.

bir mum yanmasından
ve bir kedi oyunundan
kaldı sonunda
bir gecenin tam ortasında
bir evin bir odasında
göz-göze susan
iki insan.

2
Mum yandı bitti.
kedi büyüdü gitti.
oyunlar karıştı gecelerde
suskun uykusuzluklara.

o iki insandan, sonunda
birinin anılarında kedi,
birinin dalmalarında mum
kaldı gitti.

nerede bir mum yansa şimdi
nerede oynasa bir kedi,
birbirine yansıyor, karışıyor gölgeleri...
bugün dün gibi oluyor,
dün bugün gibi.
mum ellerimi tırmalıyor,
belleğimi yakıyor kedinin elleri.

Özdemir Asaf

***

Kediler

Evlerde hapis kediler
Yalnız nedir söyledikleri
Okşarsınız
Bir kenara çekilirler.

Kıvrıldıkları köşede
Gene sizde gözleri
Yerinizden kalksanız
Peşinizden gelirler.

Sizken tek sahipleri
Kalabalık isterler
Belki hepsi sizin gibi
Yalnız kediler.

Behçet Necatigil

***

Sayıklama

Kedim, ayak ucuma büzülmüş, uyumakta;
iplik iplik sarıyor sükûtu bir yumakta,
hırıl hırıl,
hırıl hırıl...

bir göz gibi süzüyor beni camlardan gece,
dönüyor etrafımda bir sürü kambur cüce,
fırıl fırıl,
fırıl fırıl...

söndürün lâmbaları, uzaklara gideyim;
nurdan bir şehir gibi ruhumu seyredeyim,
pırıl pırıl,
pırıl pırıl...

sussun, sussun, uzakta ölümüme ağlayan;
gencim, ölmem, arzular kanımda bir çağlayan,
şırıl şırıl,
şırıl şırıl...

ne olurdu, bir kadın, elleri avucumda,
bahsetse yaşamanın tadından başucumda,
mırıl mırıl,
mırıl mırıl...

Necip Fazıl Kısakürek

***

TEBESSÜM

Temel'in evine bir kedi dadanmış. Temel dayanamış, bir gün kediyi almış, ormanlık bir yere bırakıp eve dönmüş. Biraz sonra kedi çıkagelmez mi?
Temel tekrar götürmüş öbür yamaçtaki ormana. Kedi gene gelmiş eve..
Çok kızmış Temel. Kediyi çok uzak ve yolları karma karışık bir yere bırakmış bu defa..
Ne var ki eve dönerken bu defa kendisi yolu şaşırmış.. Aramış aramış, bir türlü bulamamış. Evi telefonuyla aramış..
- Fadime, kedi geldi mi?
- Az evvel kapıdan girdi..
- Söyle o şerefsiz kediye.. Gelsin beni alsın!.

***

SEVDİĞİM LAFLAR

"Kedilerin duygusal bir dürüstlüğü vardır. İnsanlar duygularını saklarlar. Kediler saklamaz!."
Ernest Hemingway

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA