Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

İnce’nin Kılıçdaroğlu’ndan farkı ne?

CHP'den ayrılarak parti kuracağı iddia edilen Muharrem İnce dün tartışmayı netleştirmesi beklenen açıklamasını yaptı. Ama yine kafalarımızdaki soru işaretleri cevapsız kaldı. Zira İnce yine ileri bir tarihe işaret etti. 4 Eylül'de Sivas Kongresi'nin yıl dönümünde kente giderek "Memleket Hareketi"ni başlatacakmış.
İnce dünkü basın toplantısında soru almadığı ve telefonda konuştuğu gazetecileri daha sonra yerden yere vurduğu için olası yeni partiyle ilgili bildiklerimiz sınırlı. İnce'nin Kılıçdaroğlu'ndan farkına dair konuşmasındaki en net ifadeler de, aşağıdaki paragrafta olduğu gibi sade suya tirit kıvamında:
"Yol göstericisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olacaktır. Bizim hareketimizde asla Atatürk düşmanları olmayacaktır. Nerede olursak olalım gönlümüz her zaman Atatürk'tedir. Bu hareket aklı ve bilimi esas alacaktır. Irk, din, dil, mezhep ve cinsiyet ayrımcılığına şiddetle karşı çıkacaktır. Doğaya saygı ön koşulumuz olacaktır. Kadına şiddet ve çocuk istismarına en yüksek sesle karşı çıkacaktır."
Mevcut yönetim de sabah akşam bu cümleleri tekrar edip durmuyor mu zaten?

***

İnce'nin açıklamasında başlıktaki sorumuzla ilgili ipuçları bulabileceğimiz tek bir yer var... O da sanırım, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Kılıçdaroğlu'nun kendisini nasıl sabote ettiğini anlattığı bölüm:
"Zonguldak'a mitinge gidiyorum. Bartın Milletvekilimiz Rıza Yalçınkaya'yı cumhurbaşkanı adayı olarak görevlendirdim. Gidip mitingle ilgilenmesini istedim. Yalçınkaya yolda öğrendi ki; milletvekiliyken yeni listeye konmamış. Tek bir gerekçesi var: Muharrem İnce'ye yakın olması... Televizyonlarda bir Kemal Bey'in, bir benim reklamım. Yahu Kemal Bey'in reklamını niye veriyorsunuz. Aday değil ki o. Gazetelere, televizyonlara talimat verip benim reklamlarımı kesiyorlar. Bu psikoloji altında bana miting yaptırdılar. Moralimi bozmak için ellerinden ne geliyorsa yaptılar. Kazanmayayım diye ellerinden geleni yaptılar."

***

İçeriden bir ismin bu itirafları, Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'nin işlevini ve misyonunu tartışmasız şekilde ortaya koyuyor.
CHP bugün ülkenin iktidarını hedefleyen bir hareket değil. Partiyi yöneten kliğin tek hedefi var, o da ne pahasına olursa olsun ana muhalefetin iktidarında kalmak.
Bu hedefe öylesine kilitlenmişler ki kendi gösterdikleri adayı bile sabote edecek kadar ileri gidebiliyorlar.
Peki, Muharrem Bey'in iktidar perspektifi var mı? Kılıçdaroğlu'ndan farklı olarak yüzde 25'lik bir banda oturmuş CHP'yi iktidara taşıma potansiyeli taşıyor mu?
Kemal Bey'e kıyasla daha yerli bir imajı olduğu kesin. Muhafazakâr tabanla ilişki kurmak için Ayasofya Camii'ne yaklaşmaya cesaret edebiliyor.
Ne var ki onun da sınırları belli. Daha yolun başında, oyunu istediği AK Parti tabanının takip ettiği basının ilgisini elinin tersiyle reddetmesi, şımarık bir üslupla küçümsemesi, ufkunun da özgüveninin de dar olduğunu gösteriyor.
Başından beri İnce'nin bu işi de nihayete erdiremeyeceğini iddia ediyorum, şimdi ise daha net konuşuyorum.
Geçmiş olsun Muharrem Bey. Bari dikkat edin de sonbaharda yola koyulmadan Kemal Bey sizden daha önce harekete geçmesin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA