Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Koronavirüs salgınının başladığı ilk zamanlarda ekranlarda görmeye başladığımız isimler şimdi ne yapıyor?

        Örneğin Doç. Dr. Oytun Erbaş neden ekranlarda değil?

        Ne demişti Erbaş:

        “Koronavirüs Türkiye’ye de gelebilir. Ancak, Çin'deki gibi salgın yapmaz.”

        “Maske takmak virüsü engellemez.”

        “Virüs Türkiye’de genlerden dolayı salgın yapmaz.”

        Fizyoloji uzmanı ve bilimsel tıp konusunda uzman olan bir doktor bu cümleleri kurduğu için bugün Türkiye’de salgından en fazla nasibini alan ülkelerden biri oldu.

        Oytun Erbaş’ın sözlerine güvenip maske takmayan, “Ben Türküm, bana bir şey olmaz” deyip insanlara koronavirüs bulaştıran kaç kişi oldu acaba?

        Bilimin en önemli kalelerinden biri olan tıp alanında şarlatanlık yaparak, bilimsel verilerden uzak açıklamalar yaparak, insanları kandırarak açıklamalar yapanların silah çekip adam öldürenlerden daha tehlikeli olduğunu görmemizi sağlayan bir süreçten geçiyoruz.

        Modern tıp ile tamamlayıcı tıp veya alternatif tıp eğitiminin ayrıştığı günümüzde, alternatif tıbbın hiçbir yararının olmadığını görünce, bilim adamlarına olan saygımızı artırmamız ve “şarlatanlık” düzeyinde, bilimsel verilerden uzak açıklamalar yapanlara da artık prim vermememiz gerekir.

        Bilimsel tıbbın insan hayatına getirdiği kolaylıklar ve buluşlar sayesinde yine ölüm oranları azalacak ve çağın en korkutucu ve sarsıcı koronavirüsün ilacı yine bilimsel tıpla uğraşanlar tarafından bulunacak.

        Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Okan Kuzuhan’ın Bilimsel Gelecek dergisinde yayınlanan “Şarlatanlığın dayanılmaz hafifliği” başlıklı enfes bir makalesine rastladım. Aslında makale Ocak ayında elime ulaşmıştı. Ancak şimdi okuma şansım oldu.

        Makaleyi benimle paylaşan arkadaşım Doç. Dr. İzzet Yavuz halen koronavirüs kaptığı için tedavi gören bir sağlık çalışanı.

        Muayeneye gelen bir hastasından kaptığı koronavirüs yüzünden entübe duruma geldi. Halen tedavisi devam ediyor.

        Bilimsel tıbbın önemine dikkat çeken Kuzuhan bakın neler yazmış: “Bilimsel tıp hastaya bütüncül (holistik) yaklaşır. Hastaları sağaltmak için yalnızca ilaç kullanılmaz. Hastayı sevmek, dokunmak, onunla ilgilenmek, aile ve toplum içindeki sorunlarını ortaya çıkarmak, iş yaşamındaki stres nedenlerini araştırmak, bilimsel verileri onun anlayacağı bir dilde anlatmak, onun diyetini, egzersizini ve günlük alışkanlıklarını düzenlemek her hekimin görevidir. Her tıp öğrencisi bunları daha fakültede öğrenir. Ne var ki sağlık sektöründe ki altyapı sorunları nedeniyle her öğrendiğini uygulayamayabilir. Bilimsel tıbbın hastanın birey yönünü görmediği ama alternatif ve tamamlayıcı denen tıpçıların insan özüne daha çok önem verdiği varsayımı yanlıştır. Tersine bilimsel verinin olmadığı alanlarda umut tacirliği yaptıkları için, özünde insana düşman yaklaşımlardır. Ne garip rastlantıdır ki onlar, aynı Soner Yalçın gibi, kanıta dayalı tıp kavramından ve özellikle ölçüm kavramından rahatsız olurlar.

        Hastalığı olan bireylere yapılan önerileri bilimsel tıp, alternatif tıp veya tamamlayıcı tıp olarak bölmek gereksizdir, hatadır, sakıncalıdır. Tek tek her bir yöntemin etkili olup olmadığına bakılmalı ve etkili olduğu kanıtlanmış olanlar hastalara önerilmelidir. Önerdiği tedavinin kanıtını veremeyen, ölçtürmeye bile karşı çıkanlarla bilimsel tıp uygulayıcılarını aynı kefeye koymak ve bilimcilerin bilimi dogmalaştırdığını söylemek çok büyük bir yanılgıdır.”

        Bilimsel tıp dışında görüş belirten, tedavi uygulayan “şarlatanların” ekranlara çıkartılıp insanları yanlış yönlendirmesinin de yasayla engellenmesi gerekir. Engellemenin yanında buna da bir ceza getirilmeli.

        Diğer Yazılar