Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önce ‘Küçük Çin’de Büyük Bela’ gibi başlayan salgın pandemi halini alınca ister istemez herkesin sorunu haline geldi. Sağlık sistemlerini hazırlamak ve bilinç seviyesini artırmak için elden gelen tüm tedbirler alındı; alınmaya çalışılıyor.

        Bir yandan sağlığımızı korumaya çalışıyoruz diğer yandan ise ekonomilerin en az hasar alabileceği senaryolara kafa yoruyoruz. Tahmin etmesi kolay elbette. Her ülke ve her sektör eşit etkilenmeyecek bu krizden. İşte tüm çaba ulusal düzeyde etkiyi azaltmak ve zararları mümkün olduğunca sosyalize edebilmek.

        Doğaldır ki bunun bir sınırı olacak.

        Ben hangi ülkenin nasıl bir büyüme patikası izleyebileceğini speküle edeceğim bugün.

        *

        Her şeyden önce ilk gelen veriler, küresel makro tahminlerin iyimser kaldığını ve 3, 4 alternatifli senaryolardan kötümser olanını seçmek zorunda olduğumuzu bize söylüyor.

        Satın alma yöneticileri endeksleri, işsizlik maaşı başvuruları ve online eğilimler gösteriyor ki 2. Çeyrek daralmaları hemen hemen dünyanın her yerinde güçlü şekilde hissedilecek. Bu dönemde sattığı malın miktarını artırabilen ender ülkelerden biri olan Suudi Arabistan hariç. Onlar 12 milyon varile dayadıkları günlük petrol satışı ile düşük fiyata rağmen milli geliri bir seviyede tutabilecekler.

        Gelişen ülkelerde durum salgının boyutuna ve buna verilen tepkiye göre değişecek. Örneğin krizi en iyi yöneten ülkelerden Almanya’nın 2020’nin en sert daralan Avrupa ülkesi olabileceği gerçeği oldukça yakıcı. Aslına bakılırsa Euro Bölgesi’nin de bu yılın tamamını yüzde 2 civarında daralmayla tamamlayacağı beklentisi artık baz senaryo.

        Milli gelirinin yüzde 10’u kadar mali destek açıklayan ABD için de işler farklı değil. Bu yıl yüzde 2’lik daralma kaçınılmaz görünüyor. Kasım ayındaki başkanlık seçimleri riske girdi mi? Sanırım legal bir soru ve başka bir günün konusu olmayı hak ediyor.

        Asya’da da durum pek farklı değil. Tüketim vergisini artıran Japonya zaten sertçe yavaşlamıştı. Şimdi en derin resesyonlardan biri kaçınılmaz oldu. Modern çağın resesyon-savarı Avustralya dahi 2 çeyreklik daralma ile tanışmak üzere belki de.

        *

        Gelişmiş ülkelerde daralma bekleniyor.

        Gelişenlerde durum ne olacak?

        Yüksek nüfus ve güçlü büyümeleri ile genellikle önde koşan Çin ve Hindistan için bu yıl doğal olarak uzun süre boyunca kaydedilmiş en kötü yıl olacak. Çin için yüzde 2-3’ler civarında bir tahmin birçok analistin ortak beklentisi. Diğer yandan buna yakın büyümesi beklenen Hindistan için tahminler afaki.

        Virüsle henüz tanışan ve ulusal çapta sokağa çıkma yasağı ilan eden Hindistan’ın izleyebileceği yolu kestiremiyoruz. Virüs ne kadar yayılır, ekonomi ne kadar daralır; üstüne düşünmek mümkün değil. Bu sebeple konsensüse şüphe ile yaklaşmak doğrusu.

        Gelirlerini önemli bölümü turizm ve ABD’nin performansına bağlı olan Meksika için işler elbette zor olacak. Üstelik enerji fiyatları çakılıyor ve hükümetin canlandırma paketi oldukça cılız kaldı. Bununla birlikte alabildiğine geniş mali alanı olan ve çok düşük sayıda! Covid19 vakası raporlayan Ruslar için düşük petrol fiyatı dahi karamsar olmayı engelliyor.

        Politik istikrarı reform iştahına tahvil edemeyen ve halihazırda temerrütte gezinen Brezilya ve Arjantin için de hayat zor olacak. IMF bekleyen Lübnan ve ambargolar sebebiyle zorlanan İran için de doğaldır ki hayat çok daha çekilmez hale gelecek. Ölçülebildiği kadarıyla datanın kötüleşeceği malum.

        Toparlanma yılı ilan ettiğimiz senede özellikle de turizmden ve hizmetlerden gelecek şokla ülkemizin de epeyce zorlanacaklar listesinde olduğunu biliyoruz. İç kaynakları yüksek bütçe açığı ile daha fazla mobilize etmek imkanı kalmayan Güney Afrika’nın da zorlananlar listesinin başlarında olduğu biliniyor.

        *

        2020 yılında Çin, Hindistan ve Endonezya desteği ile gelişenler daralmayacaklar ancak bunları dışarda bıraktığımızda hayat kolay değil. Gelişen ülkeler içinse daralma kaçınılmaz.

        Fark 2021 yılında ortaya çıkacak. Yani toparlanmanın beklendiği yılda.

        Baz senaryo şöyle. Çin’in tecrübesine bakarak, birçok sosyal yasağın mayıs boyunca gevşeyeceği ve haziran ayı itibarıyla yasakların serbestiye dönüşeceği bekleniyor. Bu durumda küresel toparlanma eş güdümlü bir şekilde 3. Çeyrek başladığında hissedilecek. Bu arada ekonomik değerlerine sahip çıkanlar toparlanmaya çok daha rahat iştirak edecekler.

        Yarının öne çekilen talebi ve verilen desteklerin kerhen geri alınması ile 2021 bir patlama yılı olmayacak. Ancak bir toparlanma yılı olacak. Mali desteği bol verme imkanı olan, enflasyon sorunu, ödemeler dengesi ve bütçe baskısı olmayan, kurda devalüasyon yaşamayacak olan gelişmiş ülkeler toparlanmada daha avantajlı olacaklar.

        Toparlanma temmuz ayında başlayacak. Baz senaryo böyle. Toparlanma eşit olmayacak. Ülkeler ve sektörler bazında değişiklikler olacak. Mali alanını finansal göstergelerini yıpratmadan uygulama kabiliyeti olanlar ayrışacaklar. Her sene başka bir bahane ile düşük büyümeye hapsolan gelişen ülkeler için risk artacak.

        Diğer Yazılar