hourSON DAKİKA
left-arrowright-arrow
weather
İstanbul
down-arrowup-arrow
    Prof. Dr. Murat Ferman Prof. Dr. Murat Ferman

    Turizmde kayıp yılın ardından...

    15.01.2021 Cuma | 15:05Son Güncelleme:

    Türkiye’nin, turizm sektörünün katkı ve kazançlarından yoksun bir şekilde, bırakın büyümeyi; ekonominin çarklarını çevirmesi bile güçtür. Üstelik, genel ekonomik yapı ve dinamiklerine bakıldığında, ülke ekonomisinde “turizmin yerini dolduracak; benzer gelişme kulvarlarını sunacak” alternatif bir sektörden, kısa ve orta vadede bahsedilemez.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Hal böyle olunca, Covid-19 ters konjonktürünün özellikli etkileri ve geleceğe dair sektörel değerlendirmeleri çerçevesinde bu konuya ayrıcalıklı bir yer açmak elzemdir. Yaşanılan kayıp ve ortaya çıkan zararları tespitle işe başlamak, doğru olacaktır:

    Birleşmiş Miletler Dünya Turizm Örgütü(UNWTO), geçen yıl seyahat etkinliği gerçekleştiremeyen bir milyar turist ile global ölçekte oluşan toplam ciro kaybının bir trilyon dolara ulaştığını kaydediyor. Sözü edilen kayıp miktarının; 2008 Krizi tahribatının on katına ulaştığını ve “modern turizm tarihindeki en büyük düşüşe” işaret ettiğini ayrıca not etmeliyiz. Elbette, bölge ve ülke bazında farklılaşmış bir kayıp tablosu, burada da karşımıza çıkıyor; ekonomik büyüklük ve katma değerlerinde turizm sektörünün başat rol oynadığı kimi ülkelerde tahribat daha derin ve katmerli şekilde ortaya çıkıyor.

    Mesela, “turizm ülkesi” kapsamında değerlendirilen İspanya’da sektörel kayıp %57 olarak hesaplanırken; ülkenin Gayrisafi Yurtiçi Hasılası bakımından ortaya çıkacak gerilemenin %20’leri aşmasından endişe duyuluyor. Üstelik,  turizm destinasyonlarının normalleşme-toparlanma öngörülerine bakıldığında, ülke için verilen takvim 2023-24 dönemine işaret ediyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Kayıp envanterinde İspanya’nın ardından gelen ülkelere bakıldığında; Fransa(%51), Tayland(%47), Almanya(%42), İtalya(%35) sıralaması görülüyor. Türkiye, salgın konjonktüründe uğranılan kayıp sıralamasında %26’ lık oran ile onuncu sırada yeralıyor.

     Dünya   turizm pazarının %3’ ünü temsil eden Türkiye’ nin yaşanan kasırgada görece daha az kayıp sergilemesi, geçtiğimiz sene çoğunluğunu Antalya bölgesinde ağırlamayı başardığı üç milyon turist ile mümkün olabilmiş ve bu performansı ile  sektörde “pozitif ayrışmayı becermesi” temeline dayanıyor.

    Belki de, söz konusu zarar tahkimindeki nisbi başarımıza  dayanarak, Turizm Bakanımız; önümüzdeki yıl için “ otuzbir milyon turist ve yirmibir milyarı aşan bir projeksiyon temelinde V tipi toparlanma” öngörülerini kamuoyu ile paylaştı. İyimserlik dozu yüksek ve beklenti yönetimine odaklanmış bu beyanın;2021 yılında reel rakamlara tahvil edilebilmesi en büyük arzumuz olmakla beraber, dünyadaki gelişmelerin ve aşı temelli açılımların tayin edici rol ile ağırlıklarını görmezden gelemeyiz.

    Sektörün geçtiğimiz sene maruz kaldığı pandemi şoku ile, global planda “otuz yıl öncesine döndüğü” değerlendirmesini yapmak mümkündür. Ekonomide geçerli olan HAREKET-BEREKET önermesinin en keskin hatlarıyla gözlemlendiği sektörde, mobilite yasak ve kısıtlarına paralel olarak ilgili her kulvarda “işler adeta bıçakla kesilmiş” tir. Ortadoğu ve Afrika bölgelerinde kayıp oranı % 80 düzeyine ulaşırken, Avrupa için ortaya çıkan rakam; % 70 olarak hesaplanıyor.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Toparlanmanın başlaması ve sözkonusu kayıpların giderilmesi sürecinin iç turizmden kaynaklanacağı ve ülkelerin buna göre vaziyet etmeleri gereğine vurgu yapılırken, bu kez öncü rolü; Avrupa’dan ziyade, Çin’in lokomotifliğinde Asya’nın oynayacağına dikkat çeken çalışmalarda, başta havayolu taşımacılığı olmak üzere seyahat endüstrisinin, ancak 2023 yılında kriz öncesi düzeyini yakalayacağı belirtiliyor. Türkiye’ nin yer aldığı Akdeniz bölgesinin önümüzdeki dönemde en büyük pazar olma özelliğini koruyacağı yönündeki ortak değerlendirmelerin de ilerisi için ümit verdiğini ayrıca not etmeliyiz.

    Haberin Devamıadv-arrow
    Haberin Devamıadv-arrow

    Türkiye,2020 yılı başında parlak ve rekorlara imza atılacak bir turizm dönemi beklerken, beklenti radarının dışında kalan Covid-19 pandemi koşullarının andacında “kayıp sene sendromu” ndan  kaçamadı. Esasen, bu yol kazasının dışında kalmayı başarabilen hiçbir ülke; sektör ve hanehalkı  olmadığını düşünürsek; “ sorunun ortak(global) ancak, çözümün lokal(ulusal) dokunuşlarla işlenmiş bulunması gerektiği” kanısına varmak mümkündür. “Elle gelen düğün, bayram!” kolaycılığına ve objektif gerçeklerden kaçma zaafına kapılmadan, ülke turizmini yeniden değerlendirme-yapılandırma zamanıdır; son tahlilde “krizler, çözüm kapılarını açan fırsatlar” olarak anlaşılmalıdır.