Salgının işsizlik ve istihdam üzerindeki etkisini ortaya koyan düzenli istatistik yok. Türkiye İstatistik Kurumu adeta salgın yaşanmıyor ve işgücü piyasasını etkilemiyor gibi davranıyor. Gerçekler özellikle de sosyal gerçekler, uzun süre saklanamaz.

TÜİK’in Covid-19 sessizliği


Covid-19 salgını halk sağlığı yanında toplumsal ve iktisadi yaşamı derinden etkileyen sonuçlar doğuruyor. Salgının yarattığı toplumsal ve iktisadi etkilerin giderek derinleşeceği sır değil. Özellikle çalışma yaşamı Covid-19 salgınından derinden etkileniyor. İş ve gelir kaybı ve buna bağlı yoksullaşma salgının en bilinen ve yaygın sosyo-ekonomik tahribatı olarak görülebilir.

Kuşkusuz salgının boyutlarını anlayabilmek ve çıkarımlar yapabilmek için derinlemesine veriye ihtiyaç var. Ancak ne yazık ki Covid-19’un gerek epidemiyolojik (hastalığın toplumsal etki ve yaygınlığı, halk sağlığı) sonuçlarına gerekse sosyo-ekonomik etkilerine ilişkin yeterli düzeyde ve detaylı veriler üretilmiyor ve açıklanmıyor. Sağlık Bakanlığı Temmuz ve Ekim 2020 ayları arasında yayımladığı haftalık raporlarda sınırlı epidemiyolojik bilgilere yer verdi. Ancak bunlar yaş ve bölgesel dağılımla ilgili sınırlı bilgilerdi, kısa süreli oldu ve devamı gelmedi.


Covid-19 istatistikleri yetersiz

Aradan 10 ay geçmesine rağmen salgının sosyo-ekonomik etkilerine ilişkin elimizde detaylı veri seti yok. Özellikle salgının işgücü piyasaları üzerindeki etkilerine ilişkin düzenli ve detaylı bilgi yok. Salgının işsizlik ve istihdam üzerindeki etkisini ortaya koyan düzenli istatistik yok. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) adeta salgın yaşanmıyor ve işgücü piyasasını etkilemiyor gibi davranıyor. TÜİK’in Aylık Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) Bülteni ülkede devasa bir salgın yaşanmıyormuş ve bu salgın işgücü piyasalarını hiç etkilemiyormuş gibi 2020 Ocak ve şubat ayında hangi içerikle yayımladıysa o içerikle yayımlanıyor.

TÜİK salgın öncesinde olduğu gibi dar tanımlı (açık) işsizlik verilerini yayımlamaya devam ediyor. Covid-19 ile ilgili veri açıklamıyor, veri topladığı halde geniş tanımlı işsizlik hesaplaması dahi yapmıyor. Bunlara bültenlerinde yer vermiyor. Dolayısıyla kamuoyunda TÜİK’in işsizlik verilerini inandırıcı olamıyor. Nasıl olsun ki! Salgın boyunca 6 milyona yakın kayıtlı işçinin çalışamadığı için kısa çalışma ve nakdi ücret desteği aldığı, milyonlarca kayıtdışı çalışanın ve esnafın iş ve gelir kaybı yaşadığı ülkemizde TÜİK’e göre işsizlik salgın döneminde düşmeye devam ediyor! Kuşkusuz Nisan 2017’den bu yana geniş kapsamlı bir işten çıkarma yasağının olduğu bir işgücü piyasasında dar tanımlı (açık) işsizlik hesaplama yöntemiyle işsizlik hesaplanamaz.

Nitekim TÜİK verilerinin ayrıntılarına dikkatle bakıldığında işbaşında olanların sayısının ve çalışma süresinin giderek düştüğü buna karşılık iş aramadığı halde çalışmaya hazır olanların sayısının hızla tırmandığı görülüyor. Bu konudaki ayrıntılar DİSK-AR İşsizlik ve İstihdamın Görümünü Raporlarından izlenebilir: arastirma.disk.org.tr/?page_id=1295

Covid-19’un işgücü piyasalarında yarattığı devasa tahribatın standart işsizlik hesaplama yöntemiyle anlaşılamayacağını TÜİK bilmiyor olamaz. 43’ü doktoralı, 323’ü yüksek lisanslı, 1080’i lisans mezunu; 516 uzman, 12 uzman yardımcısı, 501 istatistikçi, 44 matematikçi, 61 mühendis, 19 ekonomist, 15 sosyolog ile çok sayıda programcı ve bilişimcinin çalıştığı TÜİK bu gerçeği bilmiyor olamaz elbette. Bilmiyor olduğunu düşünmek TÜİK’in kurumsal kapasitesini hafife almak olur. Kuşkusuz TÜİK de “bugünün çamaşırlarının dünün güneşinde kurutulamayacağını” çok iyi biliyordur.

TÜİK mevzuatında kurumun görevi “ülkenin ekonomi, sosyal konular, demografi, kültür, çevre, bilim ve teknoloji alanları ile gerekli görülen diğer alanlardaki istatistiklerini derlemek, değerlendirmek, analiz etmek ve yayımlamak” olarak tanımlanmıştır. Bu çerçevede Covid-19’un yarattığı toplumsal ve ekonomik etkileri ölçmek ve bu konuda veri yayımlamak kurumun asli görevleri kapsamı içindedir.

Üstelik TÜİK görevlerini yerine getirirken kanunen özerktir. İdarenin ve hükümetin talimatına göre hareket etmez/edemez. TÜİK görev ve yetkilerini, düzenleyen 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 599’uncu maddesine göre TÜİK bilimsel ve teknik özerkliğe sahiptir: “Kurum çalışanları ile diğer uygulayıcı birimlere veri kaynakları, istatistiki yöntem ve süreçlerinin seçimi, dağıtımın içerik, şekil ve zamanı ve istatistiki gizliliğin uygulanması başta olmak üzere, hiçbir konuda talimat verilemez.” TÜİK Covid-19 konusunda istediği veriyi toplayabilir bu konuda yetkisi ve özerkliği vardır.

TÜİK vadettiğini yaptı mı?

Nitekim salgının ardından TÜİK’in işsizlik hesaplama yöntemine ilişkin revizyon yapması gerektiğini birçok araştırmacı ile birlikte ben de dile getirdim. Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı 30 Nisan 2020 tarihinde yayımladığı 9 numaralı ve “Türkiye İstatistik Kurumunda Alınan Koronavirüs Tedbirleri” başlıklı kamuoyu bilgilendirmesi ümit vericiydi. Açıklamada şöyle deniyordu: “Hanehalkı İşgücü Anketi’ne (HİA), anketin mevcut soru akışı değiştirilmeksizin Koronavirüs (COVID-19) salgınının işgücü piyasasına etkilerinin ölçülmesi için soru setinden oluşan modül eklenmiştir. Bu sayede istihdamda olan ancak ücretli veya ücretsiz izinde olan, evden çalışmaya başlayan, çalışma saatleri değişen, salgın nedeniyle istihdamdan çıkan veya salgın nedeniyle iş aramayan kişilerin sayısının hesaplanması planlanmıştır.”

Kısacası TÜİK, 30 Nisan 2020’de Hanehalkı İşgücü Araştırmasına Covid-19 ile ilgili bir soru modülü ekleyerek Covid-19’un işgücü piyasalarına etkisine dair çeşitli hususlara ilişkin veri toplayacağını vaat etmişti. Bu açıklamanın ardından 9 ay geçti. Şimdi TÜİK’ten bir açıklama beklemek hakkımızdır. TÜİK araştırmaya bu soru modülünü eklemiş midir? Eğer eklediyse bulduğu sonuçları neden açıklamıyor veya ne zaman açıklamaya başlayacak? TÜİK 30 Nisan 2020 tarihli açıklamasında ilan ettiği soru modülünü araştırmaya eklemediyse neden eklemedi? TÜİK’in bu sorulara cevap vermesini bekliyoruz. TÜİK daha ne kadar süre Covid-19 yokmuş gibi davranmaya devam edecek?

Nitekim dünyada önde gelen istatistik kurumları Covid-19’un etkisine dönük veri setlerini uzun süredir açıklıyor. AB İstatistik Ofisi (Eurostat) Covid-19’un işgücü piyasalarına etkisi ile ilgili özel istatistikler yayımlamaya başladı. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Covid-19 ve Çalışma İstatistikleri başlığıyla istatistiki veriler yayımlıyor. Öte yandan ILO Covid-19’un işgücü piyasalarına etkisini ölçmek amacıyla “eşdeğer istihdam kaybı” metodunu ortaya attı ve buna dayalı tahminler üretiyor. Türkiye’de DİSK Araştırma Merkezi ILO metodunu kullanarak TÜİK’in ham verilerinden yaralanarak Covid-19 nedeniyle yaşanan iş kaybını hesaplıyor. ABD Çalışma İstatistikleri Ofisi de Covid-19’un etkisine ilişkin veri setleri yayımlıyor.

TÜİK ülkenin en büyük ne güçlü kamusal veri toplama kurumudur. Yurttaşlara, araştırmacılara ve politika yapıcılara doğru ve kapsamlı veri seti sunmak TÜİK’in görevidir. Bu verilerin zamanında toplanıp sunulmaması görev ve hizmet kusurudur. Bu durum hem bilime hem yurttaşların bilgi edinme hakkına hem de doğru politikalar üretilmesine engel olur. TÜİK vakit geçirmeksizin, -topladıysa- Covid-19 ile ilgili verileri açıklamalı, -toplamadıysa- derhal toplamaya başlamalıdır.

Öte yandan TÜİK kamuoyu nezdinde inandırıcılığını ve saygınlığını daha da yitirmeden, dar tanımlı (açık) işsizlik verileri yanında geniş tanımlı işsizlik verilerini de ayrıca hesaplamalı ve aylık bültenlerinde yer vermelidir. Bunu yapmak hiç zor değildir. TÜİK buna ilişkin ham veriyi zaten topluyor. Yapacakları iş bunları hesaplayıp aylık bültende yer vermektir. TÜİK yönetimi hangi mülahaza ile olursa olsun bundan kaçınamaz.

TÜİK Covid-19 konusundaki veri toplama ve açıklama sessizliğine son vermeli ve kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğunu yerine getirmelidir. Unutmamak lazım “kışın kar altına gömülen cesetler, baharda karlar eriyince ortaya çıkar.” Gerçekler özellikle de sosyal gerçekler uzun süre saklanamaz.