17 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Perinçek: Devrimci sürecin ekonomik boyutu ilan edildi

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın açıklamalarını değerlendirdi. Perinçek, Albayrak'ın Türkiye'nin 2014 yılından sonra girdiği devrimci sürecin ekonomik boyutunu ilan ettiğini belirtti.

Perinçek: Devrimci sürecin ekonomik boyutu ilan edildi
A+ A-

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek'in, "Üretim ve İstihdam Odaklı Ekonomiye geçiyoruz" ilanına ilişkin değerlendirmeleri şöyle oldu:

Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak'ın dün yaptığı açıklama Türkiye'nin 2014 yılından sonra girdiği devrimci sürecin ekonomik boyutunu ilan etti. Yeni ekonomi programını Aydınlık 13 madde halinde özetliyor.

İki maddeyle vurgulayacak olursak: Böyle gitmez, Turgut Özal ekonomisi bitmiştir. Türkiye üretim ve istihdam odaklı ekonomik programın inşasına başlamıştır.

Sayın Bakanın bu ekonomideki milli bağımsızlık çizgisini siyaset ve güvenlikle birleştirmesi de çok önemlidir.

BAĞIMSIZLIK YOLU ASYA İKLİMİDİR

2014'ten sonra Türkiye, bizim Silivri duvarlarını yıkmamız üzerine Türk Ordusu içindeki Amerikan Gladyosunun silahlı güçlerini yerle bir etti. PKK'nın üzerine yürüdü. PKK'yı yani ABD'nin kara gücünü hendeklere gömdü. Gladyonun Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ve polisten temizlenmesi ile bağlantılı olarak Türkiye, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyindeki Amerika-İsrail koridorunu yardı geçti. Doğu Akdeniz'de de Amerikan emperyalizmi ve İsrail siyonizmi ile cephe cepheye geldi.

Ekonomi alanında da aynı cepheleşme Türkiye'nin gündemine girmişti.

ABD tehditleriyle savaşıyoruz. Baskılarıyla mücadele ediyoruz.

ABD'nin programını RAND Corporation 2020 Ocak Raporu açıkça ilan etmişti. Onlar da görüyor Türkiye Atlantik denetiminden ayrılıyor ve bağımsızlık yoluna girdi. Bağımsızlık yolu Asya iklimidir. Türkiye'nin Asya'da bağımsız, başı dik olarak bir refah ekonomisi inşa etmesine karşı Amerika tertip ve sabotajlar dönemine girmişti. Onlar da biliyorlar artık Türkiye'yi denetim altına alamazlar. Türkiye bağımsız olarak Asya'ya gittiğine göre, onu zayıflatalım, yaralayalım, perişan edelim... Asya'daki Türkiye, yaralı Türkiye olsun. Şimdi iki program karşı karşıyadır. Amerika'nın Türkiye'yi yaralama stratejisi, karşısında da Türkiye'nin her alanda siyasette, güvenlikte ve ekonomide milli bağımsızlık stratejisi.

YENİ PROGRAM ZORLUKLARI İÇERİYOR

Sayın Bakan da söylüyor, "Eski ekonomi sürdürülemez" diyor. Turgut Özal'ın sözüm ona ihracat odaklı, aslında ithalat odaklı ekonomisinin bittiğini ifade diyor. Zaten üreticilerimiz de nereye gitsek hep "Böyle gitmez" diyordu. Şimdi Türkiye yeni ufuklara doğru eski sistemden ayrılmaktadır. Turgut Özal ekonomisinin tek bir seçeneği vardı; o da üretim ve istihdam odaklı ekonomiydi. Bu ekonominin anahtar sorunu, tasarruf oranını yüzde 25'e yükseltmek ve güçlü bir yatırım seferberliğiyle işsiz yığınları üretim süreçlerine sokmak. Tabi bu yeni bir programa geçmek zorlukları içeriyor. Eski program bizi borca batırmış ve iflasa getirmişti. Yeni pogramı ise zorluklarla inşa edeceğiz. Sayın Bakan bunu "Bedeli var ecdadımız ödedi" diye ifade ediyor. Doğru her bağımsızlık mücadelesinin bedeli vardır. Türkiye o bedeli ecdadımızın yaptığı gibi ödeyecek güce ve birikime sahiptir.

CEPHEYE SÜRÜLEN ATLANTİKÇİLER

Bugün Türkiye yalnızca dış cephede değil iç cephede de bir milli bağımsızlık sürecindedir. İç cephede Atlantikçi kuvvetler bizi yeniden ABD emperyalizmine bağlamak için cepheye sürülüyorlar. Atlantik cephesinin merkezinde CHP Yönetimi bulunuyor. Onlar da bu tarihi hesaplaşmada ABD emperyalizmine en sadık, unsurları CHP Yönetimine getirdiler. Artık PKK/HDP ile beraberliklerini kurultaylarında ve sonrasında ilan ettiler. CHP'nin yeni genel merkez yönetimine ve görev bölüşümüne bakınız. Bu yönetim, seçilmiş bir yönetim değildir. Dışarıdan liste olarak önlerine konmuş bir yönetimdir. Bu yönetimin tepesinde Atlantik memurları bulunuyor. Dostları da artık apaçık bellidir. PKK ve FETÖ dostluğu ile ABD'nin Türkiye'yi yaralama stratejisinin hizmetine girmişlerdir.

Tam da Doğu Akdeniz'de ABD, İsrail ve Yunan donanmalarının namlularının Türkiye'ye çevrildiği koşullarda, içimizdeki Atlantikçilerin Türkiye karşıtı azgın bir kampanyaya girişmeleri dikkat çekicidir.

VATAN PARTİSİ ÖNCÜ ROLÜ

Vatan Partisi bu süreci çok iyi okudu. Silivri duvarlarını yıkmamızı ve 24 Temmuz 2015'te Amerika'nın kara gücüne karşı Vatan Savaşı'nı başlatmamızı, tarihi bir dönüm noktası olarak saptadı. Türkiye ittifakında en ön cephede yerini belirledi. Merkez Karar Kurulunda "Aynı Gemideyiz" kararını aldı. Ama Vatan Partisi'nde de bu süreci anlamayan ve Amerika gemisinde kalanlar oldu. Bunlar OdaTV'ye, şuraya buraya yazılar yazarak, şu anda Doğu Akdeniz'de Amerika'ya karşı savaşanlara çamur atıyorlar. Açıkçası ABD'nin psikolojik harekatında memurluk yapıyorlar. Herkesi uyarıyoruz: bugünkü Vatan Savaşında önümüzde duran milli görevlerde birleşelim yoksa tarihte değil. Milli mücadelede birleşenler, tarihsel köklerde de en sonunda berraklaşırlar. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Sayın Fahrettin Altun'un yazdığı gibi, "Sevr Antlaşmasını yırtan Milli Mücadelemizin önderlerinin izindeyiz."

ABD'NİN KAZANMA ŞANSI SIFIR

Berraklaşan bu cepheleşme, Türkiye'nin önündeki süreci belirlemektedir. ABD'nin ve işbirlikçilerinin kazanma şansı sıfırdır. Çünkü onlar açıkça Türkiye'nin milli bağımsızlığına karşı düşmanın safında yer alıyorlar. Bunu ekonomide, güvenlikte, Doğu Akdeniz'de, Suriye ve Irak'ın kuzeyinde, Karadeniz'de dostlarımız olan Rusya, İran ve Çin'e düşmanlıklarında görüyoruz.

Buradan her anlamda tam bağımsızlıkla çıkacağımıza sonuna kadar güveniyoruz. Bu bir mecburiyettir. Milletimize güveniyoruz, bu sürecin öncü partisi olan Vatan Partisi'ne güveniyoruz, devletimize güveniyoruz. Rotamız Atatürk Devriminin tam bağımsızlık rotasıdır. Bahtımız açıktır. Yolumuz açık olsun.

Son Dakika Haberleri