Berç Yetvart Akdeniz/ Nam-ı diğer ‘Horoz Reis’

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
28 Temmuz 2020 Salı

Evimizin köşesindeki bahçede koca bir nar ağacı vardır. Meyveleri olgunlaştıkça dalları sokağa doğru bel verir. Her yıl komşudan izin alıp Roş Aşana masasına koymak üzere iki nar alırım. Biri bizim için, diğeri oğlum ve ailesi için. Gelenek midir, yöresel bir adet midir, bilemiyorum. Narı bir poşete koyup kapı eşiğinin önünde hızlıca yere vurduğunuzda, dağılan taneler, o evde yılın bereketli geçeceğinin temennisidir. Bayramı yazlık veya kışlık evde de kutlasak, meyveleri hep aynı ağaçtan alırım. Geçen gün sokaktan geçerken, başımı kaldırıp narlara baktım. Pembeleşmeye başlamışlardı bile. Hayret içinde kaldım. Bir haftaya kalmaz, olgunlaşırlar. Oysa Roş Aşana’ya daha hayli zaman var. Pandemi döneminde, denizin, dibinde kum tanecikleri görülecek kadar berraklaştığı, kirli havanın temizlendiği gibi olaylara tanık olduk. Acaba toprak da nadasa yatmış gibi beslenip, ağaçlar zamanından önce mi meyve vermişti?

***

Seyahate gidildiğinde, aile bireylerine ve yakın dostlara, arkasına birkaç satır yazılabilen kartpostallar göndermek adettendi. Alan kişi sevinir, birkaç kez evirir, çevirir, yazılanlar kadar, ön kısımdaki resme hayranlıkla bakardı. Kimisi kartpostalları özenle saklar, kimileri pulun üstünü hafifçe ıslatır, zarar görmeden çıkartır, pul koleksiyonuna ilave ederdi. Güzel bir iletişim tarzıydı.

Büyükada vapur iskelesinin çıkışındaki kitapçı dükkânının hemen önünde, sahibi rahmetli Bay H. Ksidas biri diğerinden güzel kartpostalları döner bir mekanizmada kimini enine, kimini dikine yerleştirirdi. Büyükada’ya ait manzara, mekân gibi görsellerin arasında Yörük Ali Plajı, Dil Burnu, Aya Yorgi Tepesi, Con Paşa Köşkü, İskele Meydanındaki Saat Kulesi, faytonlar, eşek sırtında tur yapan turistler gibi çeşitli enstantaneler bulunurdu. Aralarından birçoğunu alıp artık yurt dışında yaşayan eski Adalı dostlara yollamış, birkaçını da kendime saklamıştım. Bu yaşananları ‘nostalji’ olarak adlandırmayı doğru bulmuyorum. Kalem ve mürekkebin belgesele dönüştürdüğü bir nitelik şeklinde görmek daha uygun olur kanısındayım.

***

Adalı Yayınları, Büyükada ile ilgili nesilden nesle kulaktan dolma ama bir türlü yazıya dökülmeyen ilginç konuları kitaplaştırmayı sürdürüyor. Son olarak, okumaya henüz başladığım, gazeteci/ yazar Adil Bali’nin kaleme aldığı, ‘Horoz Reis- Efsane Reis’in Büyükada Yılları’ bunlardan biri. Kitabın içeriği, çoğunluğu Adalı kişilerin ‘Horoz Reis’ lakabıyla tanınan ‘Berç Yertvart Akdeniz’ ile anılarından oluşuyor. Tam bir sözlü tarih…

Arka kapak tanıtım yazıları bazen kitabın son sayfası gibidir. Tıpkı ‘Adil Bali’nin Horoz Reis için kullandığı cümleler misali, “Hayır duası almayı, anılmayı hak ederek ömrünü tamamladı. Saygı yaşamdan daha uzun sürer.”

***

Uzun yıllar, yaz mevsimini Maden, Çakır Manav Sokak’ta geçiren eski bir Adalı aramızdan ayrıldı. Aslında Suzi Kanza için, “Valikonağı bir hanımefendiyi daha kaybetti” diyebilirdim. Ama nedense onu Büyükada’da ihmal etmediği deniz banyoları ve elinde kitabıyla daha mutlu, daha zinde haliyle düşündüm.

Herkese eşit mesafede saygı gösteren, dirayetli ve o oranda prensiplerinden ödün vermeyen, sessiz bir hayırseverdi. Sanırım son zamanlarda torunları ve küçük torunları en büyük yaşam sevinci oldu.

Suzi Kanza, çok yakınım ya da akrabam değildi. O, çok özlediğim bir neslin son temsilcilerindendi. Adil Bali’nin dediği üzere, “Saygı yaşamdan daha uzun sürer.”

Huzur içinde olsun.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün