Mabel Matiz klibinde 55 saat aç susuz

Klipte yer alan dansçılar 55 saat aç susuz çalıştırılmış. Çölde, oldukları yerde yıkılıp yıkılıp tekrar kalkıyorlar ya... Rol değil, gerçekmiş. Toy klibi dansçıları yayınladıkları bildiride şöyle diyor: “Duyulmak, insanca koşullarda çalışmak ve verdiğimiz emeğe karşılık saygı görmek istiyoruz.”

Haberin Devamı

Mabel Matiz’in “Toy” klibi gündemde. Çekimleri Fethiye-Kayaköy ve Kaş-Patara’da yapılan video hakikaten enteresan.
Etekleri led ışıklı semazen görselleri, çölde (Patara kumsalı) oldukları yerde yıkılıp yıkılıp tekrar kalkan dansçılar...
Zaten Matiz de kliple ilgili Onur Baştürk’e verdiği demeçte “Toy; kırılan, düşen, zorluklardan geçen ama bir şekilde yoluna devam eden insanın hikâyesi” demiş.
Tek sorun, klibin bu kadar gerçekçi olmasının nedeninin gerçek olması.
Mabel Matiz, “kırılan, düşen, zorluklardan geçen” diyor ya...
Çekim sırasında bire bir yaşanmış.
Klipte yer alan dansçılar 55 saat aç susuz çalıştırılmış.
Çölde, oldukları yerde yıkılıp yıkılıp tekrar kalkıyorlar ya...
Rol değil, gerçekmiş.
“Toy” klibi dansçıları, bir bildiri yayımladı. Şöyle demişler:
“10 Temmuz günü İstanbul’dan servisle yola çıktık. Yani kendimizi prodüksiyon şirketine teslim ettik. Ve bahsi geçen 55 saat başlamış oldu.
Sonraki süreçte yaşanan ve sosyal medyadan paylaştığımız koşulları iyileştirmek için durmaksızın orta yollar aradık.
Derdimizi kime anlatacağımızı şaşırdık.
Aramızdan kimsenin işi bırakmaması, dansçı disiplinimizden kaynaklanıyor.
Tahayyül edilebilmesi için belirtiyoruz: Prodüksiyon ayağı kum tepelerinin ortasında besin ve su temin etmediyse dansçıların temin etme şansı yok.” Bulamazlar da gerçekten. Giden bilir, orası SİT alanının içinde, kuş uçmaz kervan geçmez bir yer.
Hafızalarımızda “sosyal hassasiyetleri”yle yer eden Mabel Matiz’e hiç yakışmadı.
Çekimler sırasında orada olması, yaşananlara bire bir şahit olması ayrıca üzücü.
Kaş dediğin yer, Patara’ya yarım saat, bilemedin 45 dakika mesafede. Kimse yapmıyorsa insan atlar gider, suysa su, simitse simit, klip emekçilerinin temel ihtiyaçlarını kendisi halleder.
Dünyanın gelişmiş bir ülkesinde şarkıyı da klibi de gömecek, ciddi bir tazminatın konusu olurdu bu mevzu.

Haberin Devamı

Mabel’e toz konduramıyorlar

55 saatlik eziyete maruz kalan dansçılar yine de Mabel Matiz’e toz kondurmamaya gayret ediyor.
“Sanatındaki otantikliği sahiplendiğimiz için” diye başlayıp şöyle devam ediyorlar:
“Mabel Matiz’in şahsına yönelik sitemden öte, ancak eleştirimiz olabilir. Niyetimiz linç kelimesiyle aynı cümlede bile geçmemeli. Duyulmak, insanca koşullarda çalışmak ve verdiğimiz emeğe karşılık saygı görmek istiyoruz.”
Mabel Matiz’in çok konuşulan klibindeki emekçilere karşı belli ki büyük bir gönül borcu var.
Artık hepsini toplayıp güzel bir yemekte biraz şımartarak mı öder borcunu, daha “Matizce” bir başka yolunu mu bulur, kendi bileceği bir mesele.

Haberin Devamı

Vedat Milor’un sıla hasreti

Fenomen yazarımız, dünya gastronomi sahnesine yakından vakıf olduğu için, Türkiye söz konusu olduğunda kalemini iyice sivriltip öyle otururdu klavye karşısına.
İnsanın ülkesi için daha iyi şeyler istemesi, var olan eksikliklere, yapılan yanlışlara karşı daha hassas olmasından doğal bir şey yok.
Ama pandemi başladığından beri Türkiye’ye hiç gelmedi. Bu uzun ara memleket özlemini artırmış olmalı, kendisi farkında mı bilmiyorum ama bence yazılarına da yansımaya başladı.
“Özlediğim yemek değil, ülkemdeki ortam. Bazı balıkçı, bazı meyhane ve bazı ocakbaşılarda bulduğum bu ‘ortam’ı çok özledim” diyor.
“Masayı donatıp birçok mezeden azar azar yiyerek uzun süre keyif yapmak bize özgü. Küçük kaprislerimizi garsonlara ve mutfağa kabul ettirmek de. Benim gözümde ülkemde yemek yemeyi en cazip kılan özellikler bunlar” diyor.
“Tarihin süzgecinden geçerek mükemmeli yakalamış yemeklerimiz var. Pek az ülkeye nasip olan sayıda hem de... Biz bu açıdan kuvvetliyiz. Olağanüstü pide, kokoreç, kelle-paça, döner ve cağ kebap, suböreği, Adana kebap, lahmacun, beyran vs. hâlâ var” diyor.
Bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama sanki eskiden notu daha kıttı; evladının şımarmasından korkan baba gibi, böyle güzel sözleri daha seyrek kullanırdı.
Vedat Bey, biz de sizi çok özledik.
Keşke şu salgın bir an evvel son bulsa da hem o bahsettiğiniz güzel yemeklerin ve ortamın hem de o eşsiz lezzetteki sohbetinizin tadını yine birlikte çıkarabilsek...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları