Ey yemekçiler, bunları biliyor muydunuz?

Türk mutfağının oldukça köklü geçmişinde bilmediğimiz o kadar çok ayrıntı var ki... Yeme-içme dünyasında ilginç detayları sizler için derledim...

Haberin Devamı

Ey yemekçiler, bunları biliyor muydunuz

∆ Sütlü tatlıların temel maddesi nişasta ilk önce 8 ve 9’uncu yüzyıllarda perukların içine serpiştirilirmiş. Mutfağa girişi çok sonraları olmuş. İlginç değil mi?
∆ Tarımla beraber ilk yerleşik düzene geçen insanların yemekte kaşık kullandıklarını, bugünkü çatalın çok sonradan keşfedildiğini biliyor muydunuz?
∆ Mutfakların, yemeklerin, savaşlar, istilalar ve göçlerle her yere taşındığını biliyor muydunuz?
∆ Bir zamanlar Hindistan’da savaşmak yerine kralların birbirine aşçılarını yolladıklarını, onlara yemek yaptırıp bu yolla rekabet ettiklerini biliyor muydunuz?
∆ 41 çeşit baharatla yapılan Manisa mesir macununun UNESCO’nun “Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi”ne kabul edildiğini biliyor muydunuz?
∆ Fatih Sultan Mehmet’in ya da Muhteşem Süleyman’ın yemeklerinin beyaz yüzlü olduğunu, daha o zamanlar Osmanlı topraklarına domatesin gelmediğini biliyor muydunuz?
∆ İlber Ortaylı’ya göre, balık isimlerini genelde Rumlar ve İtalyanlardan almışız.
Türklerin koyduğu balık isimleri ise kılıç ve kalkan. Bence de doğrudur, ne de olsa milli kılıç kalkan ekibimiz de var...
∆ Osmanlı sarayında padişahlarımızın genelde beyaz etli ve dolgun gövdeli balıklardan hoşlandığını, mezgit ve gelincik balığını tercih ettiğini biliyor muydunuz? Tabii ki balıklar mutlaka tereyağında kızartılırmış.
∆ Benim de ismini pek duymadığım gelincik balığına, Yahudi vatandaşlarımızın “gaya” dediklerini ve bu balıktan çok popüler olan “Erikli gelincik balığı” yemeğini yaptıklarını biliyor muydunuz?

Haberin Devamı

Ey yemekçiler, bunları biliyor muydunuz


Topik ve Paskalya’nın tarihi

∆ Geçmişi neredeyse insanlık tarihi kadar eski olan aşurenin, sadece biz Türklere özel bir tatlı olmadığını, Rum, Bulgar, Sırp, Ermeni gibi daha birçok millet tarafından da çok yaygın olarak yapıldığını biliyor muydunuz?
∆ Hakiki ve doğru biçimde yapılan Çerkez tavuğundaki cevizin yağının özel bir yöntemle çıkarıldığını ve mutlaka bu yağın kullanılmasının şart olduğunu biliyor muydunuz?
Yoksa siz de benim gibi bir fiske sıvı yağ, iki çimdik kırmızı toz biber mi katıyorsunuz? Aman kimseler duymasın!
∆ Hani pastanelerde satılan ve biz Türklerin de çok severek yediği mahlep kokulu, mis gibi Paskalya çöreğinin Hıristiyan aleminin Paskalya Bayramı’nda yapılan bir çörek olduğunu biliyordunuz değil mi?
∆ Yahudi vatandaşlarımızın bayramlarında mutlaka yedikleri “hamursuz” adlı sert çöreklerinin mayasız, sade ve hiçbir şey karıştırılmayan hamurdan yapıldığını ve Allah’a adadıkları bir simge olduğunu ben biliyordum mesela...
∆ İstanbul Ermenilerinin en meşhur mezelerinden olan “topik”in içine; nohut, suyla pişirilen çok bol soğan, kuş üzümü, dolmalık fıstık, tahin, tarçın ve yenibaharı mutlaka kattıklarını bilir miydiniz? Eğer tatmak isterseniz, Pangaltı ve Beyoğlu restoranlarına uğramanız yeterli olacaktır.

Haberin Devamı

Ey yemekçiler, bunları biliyor muydunuz

Frenk kelimesinin mutfakta kullanımı

∆ Eski İstanbul mutfak usulünde, etlerin önce pişirilip sonra fırına verildiğini, fasulye pilakisine mutlaka kereviz katıldığını, semizotunun da nohutla beraber pişirildiğini inanın ben de çok sonra öğrendim.
∆ 2. Bayezid zamanında, İspanya ve Portekiz’den göç eden Yahudi vatandaşlarımızın mutfağının Sefarad adıyla anıldığını ve bu Sefarad yemek kültüründe her çeşit sebzeden köfte yapılıp çok çeşitli baharatları tercih etmediklerini, ayrıca diğer etnik grupların yemek kültürlerinden de pek etkilenmediklerini bana arkadaşım Suzy Dana anlattı.
∆ Rumeli’den gelen göçmenlerin mutfağında hamur işinin çok ağırlıklı olduğunu, mantıyı börek gibi yaptıklarını ve hiç zeytinyağlı yemek alışkanlıklarının olmadığını biliyor muydunuz?
∆ Osmanlıların genellikle Avrupalılara, özellikle de Fransızlara “Frenk” dediklerini biliyoruz. Ancak Frenk asmasının, Frenk çileğinin, Frenk incirinin, Frenk üzümünün ve Frenk lahanasının ne anlama geldiğini bilmiyorsanız, lütfen aşağıdaki mini lügatımızı gözden geçirin:
◊ Frenk asması:
Sonbaharda, yaprakları sarımsı kırmızımsı bir renk alan süs sarmaşığına verilen isimdir.
◊ Frenk çileği:
Kırmızı renkli, iri meyveli ve kokusuz bir çilek türüdür.
◊ Frenk inciri:
Yaprakları etli ve yayvan bir kaktüs türünün, yine dikenli ve kalın kabuklu tatlı yemişine verilen isimdir.
◊ Frenk üzümü:
Çalı biçimindeki bitkinin, üzüm salkımı şeklinde ama taneleri kırmızı ve ufak olan mayhoş yemişidir.
◊ Frenk lahanası:
Benim minyatür lahana da dediğim Brüksel lahanasına, Frenk lahanası da denir.
◊ Frenk gömleği:
Yakası kravat takmaya uygun, uzun kollu erkek gömleği. Aman bu gömlek açıklamasının bizim yemek makalesinde ne işi var ki?

Haberin Devamı

Ey yemekçiler, bunları biliyor muydunuz

Yazarın Tüm Yazıları