Koronavirüs salgınında ameliyat korkusu!

Okuyucular, ‘bir süredir neden yoksun?’ diye soruyor. Biraz izin kullandım demeyi isterdim ama öyle değil. Anlatayım. Açıkçası, salgının başından beri gerek korkudan gerekse de kronik rahatsızlığımdan dolayı ailecek izole hayat yaşıyoruz, diyebilirim.

Haberin Devamı

Acil durumlar dışında hemen hemen evden çıkmıyoruz. Hele ki geçen ekim ayından itibaren hem vakalardaki artışlar nedeniyle hem yakın çevremizden vefat haberleri gelmeye başlayınca hem de entübe hastaların halini gördükçe iyiden iyi kapandık. Çocuklar uzaktan eğitim görüyor, eşim Peri de bu zorlu süreci yönetmeye çalışıyor. Ufak tefek sağlık sorunları olduğunda da doktorlarla kâh telefonla konuşarak, kâh görüntülü sorunu çözmeye çalışıyoruz.

HASTANEDE NELER YAŞADIM?

İyi de yönettik. Ta ki, evvelki hafta perşembe gününe kadar. Perşembe sabahı sancılar içinde yataktan kalktım. Şudur, budur, geçer falan dedik, ‘hastaneye gidip de risk almayalım’ dedik ama baktık geçmiyor; aksine daha da şiddetleniyor. Mecburiyetten eşimle birlikte hastaneye gittik. Durum acil; safra kesesi patladı patlayacak. Acil ameliyat dediler. Sorun ameliyat olmakta değil, sorun bu ortamda ameliyat olmakta! Virüs kaparsam bari bir tek bana bulaşsın diyerek, eşimi eve gönderdim. Şimdi, kendinizi benim yerime koyup düşünün; on aydır kendinizi izole etmişsiniz, birden hastanedesiniz ve acil ameliyat diyorlar.

Haberin Devamı

O günün akşamı da ameliyat oldum. Onu da anlatayım. Hastanede koronavirüse karşı her türlü önlem alınmış. Tahlil, tetkik yapan hemşireler ve doktorların hepsi tedbirli, dikkatli Ben yine de ne olur ne olmaz deyip, doktorlarımın, ‘biraz daha kal, takip edelim’ ısrarlarına rağmen ameliyatın ertesi akşamı, bana eşlik eden kardeşim Volkan ile birlikte hastaneden çıktım. Laf aramızda durumumu bildiklerinden ısrarlarını da fazla sürdüremediler. Evde de kendimi bir süreliğine karantinaya aldım. Sonuçta bu süreci sorunsuz atlattım. Şimdi ise aşıyı bekliyorum. Ne zaman sıra gelir bilmiyorum ama sıra gelir gelmez acil tarafından aşı olacağımı çok iyi biliyorum. İşte bu yüzden bir süredir yokum. Bu vesile ile doktorlarım Emir Hüseyin Ağar’a, Göksel Seçkin’e, Tamer Karşıdağ’a ve Şahiner Sezgin’e de teşekkür ediyorum.

ÖZEL SAĞLIK SİGORTASI

Bir konu daha var, paylaşmak istediğim. İş hayatıma başladığım andan itibaren özel sağlık sigortamı hiç aksatmadım; aynı şekilde eşimin ve çocuklarımın da öyle. Okuyuculardan yıllardır, özel sağlık sigortası ile ilgili, ‘boşuna para ödüyoruz’, ‘primleri çok yüksek’ gibi eleştiriler alırım. Okuyuculara da, ‘bir gün gelir önemini anlarsınız’ derim. Bir kere daha özel sağlık sigortasının önemini anladım. Böyle bir salgın ortamında, acil ameliyat gerektiren, ani bir sağlık sorunu ile karşılaşacağınızı düşünün; ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız. Fiyat konusuna gelince de kendimden örnek vereyim. Detaya girmeyeceğim. Özel hastanede böyle bir operasyonun ne kadar olacağını tahmin edersiniz. Şu kadarını söyleyeyim, yıllık ödediğim primin üç katı kadar sigorta şirketi, hastaneye ödeme yaptı. Diyeceğim o ki, özel sağlık sigortasının; doktordu, muayeneydi, tahlildi gibi ufak tefek sağlık sorunlarında değil -onları kendiniz de cepten halledersiniz- asıl operasyon gerektiren bir sorunda önemi ortaya çıkıyor.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları