Reform söylemi ve yeni dönemde zorlu başlıklar

Salgın, salgının dünya ekonomisi ve düzenindeki etkileri, süper güçte değişen yönetim, bölgesel sorunlar ve zorluklar, içerideki zorluk ve tartışmalar, siyasetin doğası gereği bir sonraki seçimlere hazırlanmak, hasarın atlatılması için gereken sürenin hesabı...

Haberin Devamı

AK Parti’nin “reform ve yeni dönem” söylemi üzerine yapılan tartışmalar açısından konuya baktığımızda, bu söylemde bir önceki cümlede saydığımız etkenlerin bir kısmı ya da tümü etkili olmuş olabilir. Ancak nedenlerle birlikte sonuca, yani iktidarın yeniden reform sürecine döneceğini açıklamasına ve bu açıklamaların doğal olarak nasıl ve ne şekilde hayata geçeceğine ilişkin sürecin takibine odaklanılmasının önemli olduğunu vurgulamak isterim. Açıklamalardan yola çıkarak, reform sürecinin hükümet politikası haline getirildiği hedefini söyleyip yeni dönemde üç başlığın ön plana çıkacağına dikkati çekebiliriz:

 Hukuk reformu.

 Ekonomik restorasyon.

 Dış politikada AB ve ABD eksenine verilecek önem.

Türkiye açısından, bu üç başlıkta yeni dönem vurgusunu gerekli kılan ihtiyaç ve zorunluluklara yukarıda saydığımız nedenlere ek olarak, AB ve ABD’den gelen yaptırım tehditlerini eklemekte fayda var. Hukuk ve ekonomi alanında yapılacak reformlar her şeyden önce Türkiye’nin kendisi ve kendi insanı için gereklidir. Ancak bu iki başlıkta atılacak adımlar ister istemez Türkiye’nin ekonomisine de dış politikasına da zaten olumlu katkılar yapacaktır. Üçüncü başlığı, yani dış politikayı da incelemekte fayda var.

Haberin Devamı

ABD VE TÜRKİYE AÇISINDAN SÜREÇ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’nin yeni yönetimi ile ilgili yaptığı açıklamada, “Amerika ile uzun ve yakın müttefiklik ilişkilerimizi, bölgesel ve küresel tüm meselelerin çözümünde kullanma niyetindeyiz” ifadesi önemli mesajlar taşımaktadır. Türkiye, kimileri tarafından her ne kadar “Trump’çı” gibi gösterilmeye çalışılsa da Cumhurbaşkanı Erdoğan aslolanın devletlerarası ilişkiler olduğuna atıfta bulunmuş, iki ülke arasındaki müttefiklik ilişkisinin devamı ve bu süreçte sorunlu tüm alanlarda müttefiklik çerçevesinde görüşmeye, karşılıklı adım atılmasına da açık olduklarının mesajını vermiştir. Diğer yandan, başkanlık koltuğuna oturacak isim Biden her ne kadar seçim sürecinde iktidar aleyhtarı açıklamaları ile tartışılmış olsa da Obama dönemindeki başkan yardımcılığından Türkiye’yi de Erdoğan’ı da tanıyan bir isim. Biden’ın yakın çalışma ekibine ilişkin isimler ABD basınında yer alıyor. Belli ki Obama döneminden birçok isim Biden’ın yakın çalışma ekibinde olacak. Yani ilk ziyaretini Türkiye’ye yapan Obama’nın başkanlık sürecinde iki ülkenin ve iki liderin inişli çıkışlı ilişkisine tanık olan isimlerden bahsediyoruz. Üstelik ABD açısından önceliğin her zaman kendi çıkarlarında olduğunu, kendi çıkarları için de mutlaka başka ülkelerde iktidardaki isimlerle çalışmanın bir yöntemini bulduklarını, bazı başlıklarda başkanlar değişse de devlet politikasının aslolan olduğunu hatırlatalım. Kısacası, ABD’nin yeni yönetimi de soğukkanlı hareket ederek kendi çıkarları doğrultusunda bir ilişki oturtmaya çalışacaktır. Ancak yine de zorlu başlıklar var:

Haberin Devamı

 S-400’ler ve olası yaptırımlar.

 Halkbank davası.

 Doğu Akdeniz.

 Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgesel konular.

 ABD’nin SDG ile ilişkisi ve terör örgütü PYD/YPG’ye verdiği destek

 ABD’nin Fetullah Gülen konusunda yargısal adım atmaması.

Bunlarla birlikte ABD’nin başkanlık koltuğuna oturacak Biden’ın AB ile daha yakın ilişkiler sürdürme hedefinde olduğunu da ekleyelim.

AB VE TÜRKİYE AÇISINDAN SÜREÇ

Gelelim Avrupa Birliği başlığına... Avrupa Birliği yolunda AK Parti iktidarlarının ilk yıllarında kritik önemde adımlar atılmış, sonraki süreçte ise yine inişli-çıkışlı dönemler yaşanmıştı. Yol kazaları ve iki tarafın da hataları oldu. Öte yandan Avrupa Birliği, ABD’den farklı olarak içinde farklı devletlerle ilişkileri de zorunlu kılan bir yapı.

Haberin Devamı

Yeni dönem mesajlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendimizi başka yerlerde değil Avrupa’da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz” dedi. Türkiye’ye olası yaptırımların gündeme gelebileceği AB zirvesi öncesinde, üstelik birlik devletlerinden bazıları ile tansiyon yüksek iken, Cumhurbaşkanı’nın uzun bir sürenin ardından böyle bir açıklama yapması bile tek başına önemli. Diğer yandan bu duruşun ilk adımını, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ı da Brüksel’e göndererek atmış oldu. Gelelim zorlu başlıklara:

 Durma noktasına gelen üyelik müzakereleri süreci.

 Bu başlığın altında yer alan ekonomiden demokrasiye, insan haklarına uzanan alt başlıklar.

Haberin Devamı

 AB içinde Fransa örneğindeki gibi sorunlu ikili ilişkiler.

 Doğu Akdeniz ve yaptırım olasılığı.

 Gümrük Birliği’nin güncellenmesi.

 Vize serbestisi.

 Göç anlaşmasının yenilenmesi.

Batı ve Türkiye için önemli ama zorlu bir sürecin başlayacağı belli. Ancak yeni ve sağduyulu başlangıçlar bile sorunların çözümü için önemli bir eşik olacaktır. Sonrasında karşılıklı kazan-kazan anlayışı, bazen bir tarafın bazen diğer tarafın adım atması, samimiyet ile sorunların azalması sağlanabilecektir.

Yazarın Tüm Yazıları