Erkan Oğur’a yapılan yobazlığın ta kendisidir

İflah olmaz bir türkü severim ben.

Haberin Devamı

Ama yüzyılların izini taşıyan türküleri severim. Çağlar ötesinden gelip bizi tam kalbimizden yakalayanları... İlk söyleyeni belirsiz anonimleri... Sözleri gayet basit ama bir o kadar da derinlikli olanları...

Erkan Oğur’a yapılan yobazlığın ta kendisidir

İşte bu yüzden “Ben bir türkü sözü yazdım, üstelik de besteledim” diye ortaya çıkanlara karşı hep mesafeli olmuşumdur. Çünkü bu tür iddialardan genellikle yapay sonuçlar çıkar.

*

İbrahim Kalın’ın sözü ve müziği kendisine ait olan ‘Hiç Oldum’ adlı bir türküyü seslendirdiğini duyunca...

“Eyvah” dedim.

Ve bin türlü önyargıyla açıp dinledim türküyü.

*

Ama o da ne!

Daha ilk dizelerde tuzla buz oldu tüm önyargılarım.

Haberin Devamı

Erkan Oğur’a yapılan yobazlığın ta kendisidir

İnsandan söz eden bir Muhyiddin Abdal edası vardı türküde... Zülfü kâküllerden söz eden bir Sıdkı Baba sesi vardı... Zahirden ve ahirden söz eden bir Neşet Ertaş derinliği vardı... 

*

Sözlerindeki tabiiliğe, müziğindeki etkileyiciliğe ve söylenme edasındaki alçakgönüllülüğe bakınca...

“İşte budur yahu işte budur” dedim.

*

Sonra türkünün düzenlemesini Erkan Oğur’un yaptığını fark ettim. Gitarlarıyla, kopuzuyla da girmiş türküye Erkan Oğur.

*

Türküde ortaya çıkan tabiilikte, etkileyicilikte, alçakgönüllülükte...

Erkan Oğur’un büyük payı olduğunu düşündüm.

*

Ve tabii sevindim.

Hem de çok sevindim.

Türkü uğruna, sanat uğruna, eskinin sesinin yeni bir soluk olarak ortaya çıkması uğruna...

Bütün görüş ayrılıklarını bir tarafa bırakarak bir araya gelme cesaretinin ortaya konmasına sevindim.

*

Fakat gönüllerini ve kafalarını mahallelere ayırmış cepheleşme taraftarı yobazlar, bu cesaretin bedelini Erkan Oğur’a ödetmeye kalktılar.

*

“Sen nasıl İbrahim Kalın’la türkü söylersin?” diye özetlenebilecek bir yobazlıkla...

Erkan Oğur’a mavi gökyüzünü dar etmeye kalktılar.

*

Aldırma Erkan Oğur aldırma!

Sen gözlerini yumup çağlar ötesinden gelmiş bir abdal gibi türkülerini söyleyen ve kendini kırklara, yedilere adayan bir eski zaman dervişisin.

*

Haberin Devamı

Günümüz dünyasının bütün leş linç orduları birleşse de...

Bilen bilir, sen yine dönmezsin yolundan.

Erkan Oğur’a yapılan yobazlığın ta kendisidir

ZEVZEKLİĞE SORUŞTURMA AÇMAK DA NEYİN NESİ?

YILMAZ Özdil, sosyal medyada bir zevzeklik yapmış.

*

Paylaştığı mesaj şu:

*

“Taarruz emri vereyim mi İsmet? Ordular ilk hedefiniz White Sea’dir filan... Gülmekten sigaramı düşürecem.”

*

Bir vatandaşımız, bu zevzeklikten “Atatürk’ün aziz hatırasına hakaret” çıkarıp CİMER’e şikâyette bulunmuş. Bu şikâyet de daha sonra Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma konusu haline getirilmiş.

Netice?

Tabii ki takipsizlik kararı.

*

İyi de her zevzekliği bu şekilde soruşturma konusu haline getirirseniz...

Yargının ağır yükünü nasıl azaltacaksınız pek sayın savcılar?

Haberin Devamı

Şu gerçekten gülmeye bile değer bulunmayacak zevzeklik için harcadığınız onca kâğıda, onca mesaiye, onca emeğe yazık değil mi?

FAŞİZMİN FIRININA ODUN ATMIŞ OLDUK, İYİ Mİ?

ORHAN Pamuk’un son romanı “Veba Geceleri” üzerine kritik yapıyoruz.

Erkan Oğur’a yapılan yobazlığın ta kendisidir

Acaba “Romanda geçen Kolağası Kâmil, Atatürk müdür” diye soruyoruz.

“Çocukluğunda karga kovalardı” cümlesine takılıyoruz. “Atatürk’e yönelik bir küçümseme mi var acaba” diye tartışıyoruz.

*

Hem Orhan Pamuk hem de yayıncısı, bu iddialara çeşitli cevaplar veriyorlar.

*

Yani olması gereken, olması gerektiği gibi yürüyor.

Erkan Oğur’a yapılan yobazlığın ta kendisidir

Derken...

“Küt” diye...

Bir yasakçı kafa, devreye giriveriyor ve her şeyi darmadağın ediyor.

*

Olay şu:

Adamın biri, “Bu kitapta Atatürk’e hakaret var. Bu kitap toplatılsın” diye ortaya çıkmış durumda.

*

Haberin Devamı

Entelektüel bir tartışmayı anında kriminal bir olgu haline getirmeye kalkan kafalar var ülkemizde.

*

Daha korkuncu ise şu:

Bu kafaları ciddiye alabilecek savcılar var.

*

Bir kitap üzerine yaptığımız kritikleri, “kitap toplama” gibi korkunç bir olayın malzemesi haline getirmeye niyetli tipler var olduğu müddetçe...

Bu memlekette kitap kritiği yapmak...

Faşizm fırınına odun atmak gibidir.

BEN HÜKÜMETİN YERİNDE OLSAM

“128 milyar dolar nerede” pankartının yasaklanmasına şiddetle itiraz eder ve bu pankarta karşı çok daha etkili pankartlar hazırlatırdım.

*

Patates soğan yardımlarını kişisel şovlarına alet etmeye kalkan mülki amirler hakkında anında soruşturma ve inceleme başlatırdım.

Yazarın Tüm Yazıları