Muzaffer Ergöz

Spor adamı Ekrem İmamoğlu

06 Haziran 2020 Cumartesi

Sayın Ekrem İmamoğlu kurumsal olarak tam bir koza içerisinde. Elinize sepet dolusu altın alıp (planproje) kapısını çalmaya kalksanız, ne yazık ki ona asla ulaşamazsınız. Sayın Başkan, 65 yaş üstü insanlar aylarca dört duvar arasına sıkıştırıldı. "Bu insanların bilinçli bir ekip tarafından spor yapmaları çok elzem." Eğer bu programı hayata geçiremezseniz, hastaneleri dolduran yaşlı insanlara yatak bulabilir misiniz? Orta vadede koronavirüs kadar tehlikeli bir hastalık sizi bekliyor.

Şimdi konumuza gelebiliriz. Sayın İmamoğlu’nun önceki belediye yönetiminden devraldığı zabıta ile nasıl ki "devrim yapma" yeteneği yok ise, yine aynı yönetimden devraldığı spor kurumu ile nasıl spor yapacağı hep tartışılacak. Bu iddiayı ortaya atarken oraya atanan arkadaşların yeterliliğini veya yetmezliğini asla tartışma konusu yapmam. Çünkü sorun bu yöneticilerin çok ötesinde olan bir sorundur. Konu "çok yanlış yönetilen" Türk sporunun içerisine ustaca saklanmıştır.

En zayıf halka

Türk sporu bu virüsün pençesindedir. Spor Bakanlığı, o bakanlığa bağlı Genel Müdürlükler, o Genel Müdürlüğe bağlı İl Müdürlükleri ve devlete ait "sayısı belli olmayan" kapalı ve açık spor tesisleri. Buna ilave olarak Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı spor tesisleri, belediyelerin elindeki spor tesisleri, "sistemin en zayıf halkası" ise, sporcuyu eğitecek spor kulüpleri ile spor federasyonlarıdır. Ve spor bürokratları. Kısaca kümelenme böyledir. Buna ilave olarak futbol kulüpleri ve bazı şirket tesisleri de vardır. Kimin tesisi olursa olsun, hangi belediye ve hangi federasyon olursa olsun, olimpik sporlarda dünyada hiçbir şekilde söz hakkına sahip değiliz. Bakanlık, istediği federasyonu görevden alır, direnen olursa ödeneğini keser, ceza verme gücünü kullanır. Ama asla Türk sporunu dünya arenasında söz sahibi yapamaz.

İstanbul bir umut

"Mehmetler, Ayşeler olmuyor. Devşirmelerden milli takım kuralım" diye yola çıkan federasyonlar, "Çabuk sonuç alalım" diyen kulüpler ve antrenörler, habire hormonlu sporcular üretmeye başlar. Sonuçta 100 milyona yaklaşan bir ülke, ne kış ne de yaz olimpiyatlarında hak ettiği başarıya ulaşır. Ha, bir de kimsenin "adam yerine koymadığı" uluslararası organizasyonları, bol para ödeyerek ülkeye getirip övünürüz. Ama kimse çıkıp da Intercity İstanbul Park "Ne oldu" diye sormaz. İşte İstanbul, böyle şartlarda spor için bir umut! Sanırım farkındasınızdır Sayın Başkan.

Şimdi gelelim Sayın İmamoğlu’nun spor adamlığına. Sayın Başkan Ali Koç acaba size bir şeyler anlatıyor mu? Bir de bizim Ankara’da Melih Gökçek Başkan vardı; belediyeciliğini iyi kötü sürdürüyordu. Ne zaman ki spora bulaştı hızla irtifa kaybetti. Sonucunu hep beraber gördük. Sayın Başkan diyeceğimiz şu: Mevcut düzende İstanbul spor yönetiminin başına kimi getirirseniz getirin; para harcarsınız, tesis yaparsınız, harika organizasyonlar yaparsınız geçmişte yapılanların kopyasından öteye geçemezsiniz. "Türk sporunu yeniden dizayn edecek güç" elinizdeyken bu reformu yapmak ister misiniz? Eğer böyle bir talebiniz yoksa, sadece "Yolunuz açık olsun" demekten başka elimizden hiçbir şey gelmez.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Spor adamı Tunç Soyer 11 Haziran 2020
Spor adamı Mehmet Sekmen 30 Mayıs 2020

Günün Köşe Yazıları