Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hayat damarları kesilmiş ülke
Cumhuriyet’te ilk yazımda, “Gericilikle müzakere edilmez, mücadele edilir” demiştim. İslamcılar usta taktikle öyle iklim yarattılar ki onların dilediği konuları, istedikleri dille tartışıyoruz. Biri çıkıp başka meselelerden söz açsa, ilk tepkiyi muhalif görünümlü, AKP uzantısı isimlerden alıyor. Siyasetçilerin AKP’ye uyumlu dilini anlıyorum da kendini “bağımsız” sayan bu kişileri anlamak olanaksız doğrusu.
***
Milliyetçilik, dincilik bataklığına sürüklenmiş ülkenin aydını buna ses çıkarmıyorsa, görevini yapmıyor demektir. Her ne kadar türlü şekillerde bu çocuksu duyguya kılıf bulunuyorsa da dünyanın her yerinde milliyetçilik şiddetle, cehaletle anılıyor. En son ABD’de Trump yandaşlarının hallerine bakın, ne dediğim iyice anlaşılır. Kullandıkları mafya dili, okuryazarlarının bile bu yöne evrilmesi rastlantı olmasa gerek. Gazetecilerin dövülmesi, tehdit edilmesi şaşırtıcı gelmiyor kimseye.
Aydın görevi üstlenmiş kimsenin gereksinimi “ifade özgürlüğü”dür. İktidarlar salt doğrudan sansürle baskı yapmaz. Öyle bir hava oluşur ki tek cümle kurarak toplumsal mahkeme karşısında bulursunuz kendinizi. Fikri Sağlar’ın “türbanlı hâkim” tartışmasında nasıl saldırıya uğradığını gördük. Sağlar’ın düşüncesi karşısına düşünce koymak yerine hakaret/tehdit edildi. Partisi bile kınadı Sağlar’ı.
***
Siyasetçi kendini beğendirmek için konuşur, aydınlar toplumu irkiltmek için! Yaşam konforundan vazgeçmeyen biri özgür olamaz. Sanmayın ki ceza mahpushanedir. Asıl mesele geniş kesimler tarafından yalnız bırakılmaktır. Muhalif yazar/çizer pazarından dışlanmak cezadır. Sizi ekrana çıkarmazlar, yazılarınızı gazeteye koymazlar, kitaplarınızı basmazlar, konuşmaya çağırmazlar. Hem ruhsal hem de bedensel açlığa mahkûm ederler. Örgütlü mücadele kadar, aydın isyanı da bunca önemlidir.
Açayım konuyu. Bugün tartışılması gereken öncelikli mesele, balenin spor sayılmasıdır. Kimse çıkıp “Kardeşim millet aç, ne balesi!” diyemez. Eğer aydınlanma mücadelesi veriyorsanız, tarımda kendine yetmek kadar sanatsal özerkliği de önemsemeniz gerekir. İnsanların önce karnını doyurup sonra düşünsel, etik gelişimini sağlayamazsınız. Cumhuriyete sahip çıkan birinin neden hemen konservatuvar kurulduğunu bilmemesi mümkün müdür? Düşünen, özgür, aklını kimseye devretmeyen insan nasıl yaratılacaktı? Neo-liberal siyaset, edebiyatçı, akademisyen, sanatçı kimselere de büyük olanaklar sağladı ki temel işlevlerini görmezden gelmeleri bundandır. Varlıkları tehdit altındayken susmaları bundandır.
***
Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanması süreci, muhalif yayın organlarında esen şiddetli liberal rüzgâr -Davutoğlu, Gül, Karamollaoğlu, Babacan güzellemeleri- bir de bu gözle irdelenmelidir. Elbette sanat kurumlarında görev yapıp da “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” tavrı gösteren kimselerin cellatlarıyla uyum içinde geçirdikleri günler de anımsanmalıdır. AKM’yi kurtarmak pek çok anlamda önemliydi. Taksim’den AKM’yi silip cami yapmanın ne denli simgesel olduğunu göremeyen biri, yarın Orhan Gencebay operası izlemeye tıpış tıpış gitmeye mecburdur!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
- Tarım Bakanlığı'nda 'Suriyelilere kadro' iddiası
- Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ne zaman görüşecek?
- Davutoğlu'ndan yanıt
- Kırmızı ete yüzde 40 zam! Yurttaş isyan etti
- Erdoğan ıstakoz sevdalısı AKP'lileri unuttu
En Çok Okunan Haberler
- Emniyet müdürü kalp krizinden öldü!
- Yeni 'şeyh' hayatını kaybetti
- Konut fiyatlarında iki yıl sonra ilk yaşandı
- Rıdvan Dilmen'den penaltı ve şampiyonluk yorumu
- 23 Nisan töreninde tek genel başkan…
- Erdoğan’dan ‘PKK’ mesajı
- Erdoğan'dan 'Özel ile randevu' sorusuna yanıt
- ABD'de ölü bulunan Yağmur Taktaş memleketinde defnedildi
- Fenerbahçe zirve yarışında yara aldı!
- Arapçayı anlamadı, Türkçeye çevirtti